Genel Mekanizmalar Hakkında

[beatrixkido]

Harika bir başlık. Teşekkür ederim. İlgiyle takip ediyorum.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[Ufkynl]

Çok uzun yıllardır dünyanın en önemli adamlarının aristokratlarının tercih ettiği bir markanın günde 1 sn yada 5 sn sapması ya da dayanıklılık konusunda daha ucuz markalardan daha başarısız olması çok da kullanıcısını rahatsız etmez diye düşünüyorum. Bir tür klüp üyeliği gibi düşünüyorum ben bu konuyu.
Ha bir de bir saati takarken bi yere carparmiyim bişey mi olur vb düşünce oluşuyorsa o saati takacak durumda değilmişiz diye düşünüyorum.

SM-G930F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[görkemk]

benim kendi tecrübelerimden edindiğim kadarı ile doğrudur yanlıştır daha fazla bilgisi olan ekleme çıkarma yapabilir

1- hairspring olabildiğince antimagnetik bir materyalden yapılmalı münkünse silikon
2- kalınlığı aşırı arttırmayacaksa twin barrel hassasiyeti single a göre daha iyi
3- çok sayıda komplikasyonu bir araya toplamamalı ( hem chrono , hem perpetual calendar hem gmt filan gibi)
4- escapement sistemi çok birşey değiştirmiyor bence co axialde iyi , klasik escapementta yaklaşık aynı işi görüyor
5- efektif bir otomatik kurma sistemi olmalı , zembereği yavaş kuran mekanizmaların hassasiyeti daha düşük ( seiko bu konuda en iyisi)
6- düşük frekanslı mekanizmalar koşu, yüzme gibi aktivitelerde kullanıldığında hassasiyetini kaybediyor
7- elle kurma çarklarının dayanıklılığı. rotasyonda kullanıldığında manual winding sık kullanılıyor ve bazı etalar dağılıyorlar
8- şok absorbsiyon mekanizması iyi olmalı buda aktivite sırasında hassasiyeti çok etkiliyor ( rolex ve ball kullandığım kadarı ile bu konuda çok başarılı)
9- single barrel da güç rezervini arttıracam diye dişlilere aşırı tork yükleyen bir sistem olmamalı ömrü kısalıyor dişlilerin ( 8hz frekansta, 60 saatten fazla güç rezervinde bu risk var)
10- hepsinden önemlisi malzeme kalitesi. vostok mekanizmayı bile rolex kalitesinde parçalarla üretirsen hassasiyeti iyi olacaktır.

[moy]

Çok uzun yıllardır dünyanın en önemli adamlarının aristokratlarının tercih ettiği bir markanın günde 1 sn yada 5 sn sapması ya da dayanıklılık konusunda daha ucuz markalardan daha başarısız olması çok da kullanıcısını rahatsız etmez diye düşünüyorum. Bir tür klüp üyeliği gibi düşünüyorum ben bu konuyu.
Ha bir de bir saati takarken bi yere carparmiyim bişey mi olur vb düşünce oluşuyorsa o saati takacak durumda değilmişiz diye düşünüyorum.

SM-G930F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Benim görüşümse şöyle, Eğer ki ben bir saate ciddi paralar ödüyorsam o saat iyi zaman tutmalı, dayanıklı olmalı. Satış ve satış sonrası servis sorunsuz, hızlı ve çözüm odaklı olmalı.
Premium satın aldığım her ürün için her türlü şımarıklığı yaparım bekletimi çok yukarda tutarım.
Ama gidip 300-500-1000 dolar seviyelerinde bir saat aldıysam eğer, günde 25 saniye sapsada umrumda olmaz 30 saniye sapsada umrumda olmaz.
Sosyal hayattan örnek vermem gerekirse,
Bir bardak çaya 7-10 TL veriyorsam bardak şıkır şıkır, çay taptaze garson düzgün ve saygılı olmalı-olmak zorunda. Mahalle kıraathanesinde içtiğim 1 TL'lik çaya asla yorum yapmam eleştirmem işime geliyorsa içerim işime gelmiyorsa içmem

[Ankthas]

Belli bir meblağ aşıldıktan sonra parayı artık markaya ödediğimizi unutmamalıyız. Diğer tüm özellikler malesef boş. Çay yine göreceli de mesela kutu coca colayı ele alalım. Bilirsiniz İstanbul'da hava parası diye bir olay vardır. Boğaz kenarı, bilindik bir mekanda kola 10-15 lirayı bulabiliyorken, mahalledeki pidecide aynı kola 3-4 lira. Tabi kirası mirası daha farklı ama önünde sonunda o fazla parayı orada oturabilmek için veriyorsunuz. Mesela boğazda starbucks da var ama latteyi diğer starbuckslarla aynı fiyattan veriyor. Bir tek sanırım havalimanlarında ekstra pahalılar.

Forumu bu durumun dışında tutuyorum ama benim iş hayatında gördüğüm; insanlar Rolex'i kalitesinden, hairspringinin silikon olmasından, muazzam konforlu bileziğinden, saat tarihindeki önemli yeniliklerinden dolayı vs seçmiyor, 12 indeksinde bir adet kral tacı olduğu için seçiyor. Kadranda nal gibi rolex yazdığı için seçiyor.

[sieger]

Çok uzun yıllardır dünyanın en önemli adamlarının aristokratlarının tercih ettiği bir markanın günde 1 sn yada 5 sn sapması ya da dayanıklılık konusunda daha ucuz markalardan daha başarısız olması çok da kullanıcısını rahatsız etmez diye düşünüyorum. Bir tür klüp üyeliği gibi düşünüyorum ben bu konuyu.
Ha bir de bir saati takarken bi yere carparmiyim bişey mi olur vb düşünce oluşuyorsa o saati takacak durumda değilmişiz diye düşünüyorum.

SM-G930F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Bu konuyu acmaktaki amacim bu degildi hocam, fiyati, aristokratlari, ya da rusvet alanlari falan bi kenara biraktik. Sadece mekanizmasina bakiyoruz. Yoksa zaten gunumuzde saatin bir ihtiyac olmadigi asikar, yanimizda telefon bile olmasa saati ogrenmek kafamizi kaldirmak kadar kolay, yani kimsenin %100 ihtiyac icin kullanmadigi da asikar, ama derdimiz o degil, mekanizmalar.

Ne bileyim bir inter futbol takimi futbolcularina cok guzel tasarimli ama macin ortasinda darmadagin olan ayakkabi dagitsa, allahalla neden acaba deriz, bu tarz bir soru aslinda bu. Ya da yine ayni yerden Patek, kolunuzu carptiniz, ve shock absorbu olmadigindan saat durdu, parasali falan gecelim, gonderdiniz, bir kac ay bekliyorsunuz, niye bekleyelim ki, bu uzmez mi? Bi merceged G serisi aldginizi dusunun, surtunce icine gocsun araba, gonderince 2 ay bekliyorsunuz minimum, bu tarz bir durum aslinda. Niye boyle bir durum var, ben anlamakta gucluk cekiyorum.

[sieger]

Belli bir meblağ aşıldıktan sonra parayı artık markaya ödediğimizi unutmamalıyız. Diğer tüm özellikler malesef boş. Çay yine göreceli de mesela kutu coca colayı ele alalım. Bilirsiniz İstanbul'da hava parası diye bir olay vardır. Boğaz kenarı, bilindik bir mekanda kola 10-15 lirayı bulabiliyorken, mahalledeki pidecide aynı kola 3-4 lira. Tabi kirası mirası daha farklı ama önünde sonunda o fazla parayı orada oturabilmek için veriyorsunuz. Mesela boğazda starbucks da var ama latteyi diğer starbuckslarla aynı fiyattan veriyor. Bir tek sanırım havalimanlarında ekstra pahalılar.

Forumu bu durumun dışında tutuyorum ama benim iş hayatında gördüğüm; insanlar Rolex'i kalitesinden, hairspringinin silikon olmasından, muazzam konforlu bileziğinden, saat tarihindeki önemli yeniliklerinden dolayı vs seçmiyor, 12 indeksinde bir adet kral tacı olduğu için seçiyor. Kadranda nal gibi rolex yazdığı için seçiyor.

Abi aynen, ama sen oradan kahve icerken, diger karsi magazadaki 5 liralik kahve degilse, bu ne lan der cikarsin oradan. Ya da bi salata gelse atiyorm 250 liraya, ama ici kumlu, marulu kokmus olsa, bu ne haci, ben sana niye para veriyorum dersin. Tabii ki cok girdisi olan bir konu ama, soru fiyattan bagimsiz, madem bu kadar emek harciyorlar, hani bi sahile restoran acmakla, mahalle kenarinda 2 goz bi yere acmak arasinda da cok bir emek farki var, niye bi adim one gitmiyorlar acaba. Acaba diyorlar mi ki, gerek yok nasilsa satiyoruz, 2 gune bozulsun, bi de servis ucreti aliriz oh mu diyorlar acaba.

[Ankthas]

Belli bir meblağ aşıldıktan sonra parayı artık markaya ödediğimizi unutmamalıyız. Diğer tüm özellikler malesef boş. Çay yine göreceli de mesela kutu coca colayı ele alalım. Bilirsiniz İstanbul'da hava parası diye bir olay vardır. Boğaz kenarı, bilindik bir mekanda kola 10-15 lirayı bulabiliyorken, mahalledeki pidecide aynı kola 3-4 lira. Tabi kirası mirası daha farklı ama önünde sonunda o fazla parayı orada oturabilmek için veriyorsunuz. Mesela boğazda starbucks da var ama latteyi diğer starbuckslarla aynı fiyattan veriyor. Bir tek sanırım havalimanlarında ekstra pahalılar.

Forumu bu durumun dışında tutuyorum ama benim iş hayatında gördüğüm; insanlar Rolex'i kalitesinden, hairspringinin silikon olmasından, muazzam konforlu bileziğinden, saat tarihindeki önemli yeniliklerinden dolayı vs seçmiyor, 12 indeksinde bir adet kral tacı olduğu için seçiyor. Kadranda nal gibi rolex yazdığı için seçiyor.

Abi aynen, ama sen oradan kahve icerken, diger karsi magazadaki 5 liralik kahve degilse, bu ne lan der cikarsin oradan. Ya da bi salata gelse atiyorm 250 liraya, ama ici kumlu, marulu kokmus olsa, bu ne haci, ben sana niye para veriyorum dersin. Tabii ki cok girdisi olan bir konu ama, soru fiyattan bagimsiz, madem bu kadar emek harciyorlar, hani bi sahile restoran acmakla, mahalle kenarinda 2 goz bi yere acmak arasinda da cok bir emek farki var, niye bi adim one gitmiyorlar acaba. Acaba diyorlar mi ki, gerek yok nasilsa satiyoruz, 2 gune bozulsun, bi de servis ucreti aliriz oh mu diyorlar acaba.

Ben de ultra-lüks nam-ı diğer "holy trinity" denen üçlüyle ilgi bazı elim bilgiler öğrendiğimde buna benzer bi aydınlanma yaşamıştım. Bu en tepedeki firmaların bazı mekanizmalarını jlc gibi daha alt seviye saat üreticilerinden aldığını öğrendiğimde şaşırmıştım. Mesela, seiko, vostok her daim kendi mekanizmasını yaparken bu üçlü nasıl dışardan alabilirdi? Daha sonra AP RO'ların kronik mekanizma sorunlarını dehşetle okudum. Nautilusların uzun süre hacklenememesi de ayrı bir soru işaretiydi. En son afl Bey'in Patek'inin çantaya atmasıyla camının kırılması da ayrıca üzücü bir detay. İnsan doğal olarak daha da premium bir hizmet ve ürün bekliyor.