1. sayfa (Toplam 5 sayfa)

Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 13:24
onuratamer
Gecenlerde yine bir temizlige gittim. Elimde hic kullanmadigim bazi saatler vardi. Foruma da koymustum, ama satilmayinca (kisitli bir sure Turkiyedeydim) 2.memlekete donunce ese dosta verdim. Sonra da dusundum ben bu saat sevgisinden ne kazandim, ne kaybettim diye. Kendime kara kalem (excellde) bir tablo yaptim, finansciyiz ya.. Sonuc cidden pek ic acici degildi. Kagit uzerinde kaybedilmis onca para acikca bana bakmaktaydi. Nasil baslamisti bu sevda?? Daha dun gibi hatirliyorum, ilk saatim sunnette takilan bir Casio idi, hani su simdilerin asker saati Casio F 91. Gozum gibi baktim o saate. Aynisindan muhendis dayimda vardi, o zamanlar 8 senedir takiyor, alarmiyla uyaniyordu sabahlari. Sonrasinda da senelerce takmaya devam etti.

Komik bir itiraf ama analog saat okumayi ancak ilkokul son sinifta ogrendim, o da liseye giris sinavlarinda soru cikiyor diye :) Liseye girdigimde Swatch modasi yeni yeni baslamisti. Turuncusuyla, yesiliyle, o renk renk saatler beni benden aliyordu. Ben Casio’ya ihanet etmemek adina databank’li modellerine yoneliyordum. Ama icten ice analog Swatch’lar beni kendine cekiyordu. Sonra dayanamadim, anneme bana Swatch al diye yalvarir oldum. Bu israrlara dayanamayan annem sonunda beni bir saatciye goturdu. Saatcide tam da Swatch’lara tabiri caizse gomulmusken saatci amca, bosver onu, onlar coluk cocuk saati, bak ben sana adam gibi saat onerecegim deyip Lorus marka analog – quartz bir saat gosterdi. Hem analog hem quartz olmasi bana ilk etapta cazip gelmisti, saatici da ove ove bitiremiyordu. Annem de fazlasiyla ikna olmustu. Lorus ile ciktik kapidan. Okulun ilk gunleri bayagi suksem olmustu. Ancak sonrasinda o zamanki sira arkadasimin turuncu kayisli seffaf kasali Swatch’u bu buyuyu bozdu. Resmen ders dinlemiyor, saate kitleniyordum. Sonra bakabilir miyim falan deyip ilk temasi kurdum.. O da ne, arkasi seffaf, mekanizma oracikta kucuk bir fabrika gibi tikir tikir calisiyor. Olmaz olsun Lorus dedim... Hatta lakap bile taktim saatime, sonuna “...pu” eki getirerek.(Ozur dilerim).

Birkac yil boyle gecti. Sonra israrlarima dayanamayan annem bir yurtdisi gezisi sonrasinda, kendisine, abime ve bana aldigi 3 swatch saat ile dondu. Sec bakalim dedi. Tum gun dusundum. Sonunda uzerinde Dante’nin “Nel Mezzo Del Cammin Di Nostra Vita” sozunun oldugu – yanlis hatirliyor olabilirim - yari seffaf saati sectim. Bu saat beni en az 2-3 sene oyaladi. Sonra Swatch Irony’lerim oldu. Universite birinci sinifta ogrenim bursumdan biriktirdigim ciddi bir tutar ile Sirkeci’den hayrani oldugum Seiko Kinetic serisinden ilk saatimi aldim. Arkadaslar cilgin misin, o kadar para verilir mi dedi ama sonra teknik aciklamalarimla onlarin da agzini acik biraktim. Sanirim en cok taktigim saatlerden biri olmustur. Diver saat hayranligim da o zamanlar basladi. Yaptigim reklam ile en yakin birkac arkadasima da Seiko aldirdim.

Sonra internet yayginlasti. Universite son sinifta Ebay’i kesfettim. Ve fark ettim ki Sirkeci’den binbir pazarlikla aldigimiz modelleri yari fiyatina yurtdisindan almak da mumkunmus. Detaya girmeyecegim, kendime onlarca saat getirdim, cilgin gibi her ay saat aliyordum. Sonra baktim ki yeni saat alma istegi bitmiyor, fon yaratmak icin GG’da koleksiyonumdan saat satmaya basladim. O siralar bu sekilde fazla satis olmadigi icin iyi de kar ettim. Zaman gectikce Swatch sonrasi isvicre saati hayranligim nuks etti. Tissot PRS 516 aldim. Hakkini vermek lazim, gercekten guzel saatti. Sonrasinda Omega avlamaya basladim. O siralar hayalimde olan iki saat vardi, Submariner ve Moon watch. Her ikisi icin de yeterli butcem yoktu, bu yuzden uygun fiyata Seamaster Bond Quartz bulunca atladim hemen. Arkasindan Moon Watch, Submariner derken sunu fark ettim, bu tutkuda doyuma ulasmak diye birsey yok. Bu yuzden surekli avlanmaya devam ettim, ediyorum...

Basa donecek olursam, dedim ya bu isten ne kazandim, kaybettim diye... Kaybettigim sey excel’de net olarak gorunen kucuk bir servetti. Kazandigim ise istedigim saati internetten almak icin gunlerce arastirma yapmanin getirdigi merak, sonrasinda yurtdisindan gelecek kucuk bir paketi bir sevgili gibi beklemenin getirdigi sabirsizlik, o kutuyu acinca duyulan heyecan, icindeki saati taktikca ve o saat hakkinda yeni bilgi ogrendikce artan gurur, ve elbette biraz gozden dusen saati kuzenlere hediye ettigimde onlarin gozunde gordugum mutluluk... Kisaca dunyanin en ozel hobisi.

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 13:43
Ahbob
Cok guzel bir yazi olmus.Ellerine saglik. :thumbup:

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 14:08
Ozgur
:thumbup:

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 14:10
herofb
eline sağlık , herşeyi çok güzel özetlemişsin , dediğiniz gibi inanılmaz bir kısır döngü ama yine de çok güzel bir hobi

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 18:49
sadice83
Ahada benim başıma da gelen bu, çaresi yokmu bunun para yetişmiyor

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 20:20
drk
Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık :champ:

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 20:47
Jazz
gerçekten çok güzel bir anlatım, elinize sağlık :thumbup:

Re: Saat Sevdasının Muhasebesi

MesajGönderilme zamanı: 02 Ağu 2011, 23:09
cenk
Dogru soze ne denir :D :thumbup: