Saatin teknik özellikleri:
Cinsiyet:Erkek
Kadran Rengi:Siyah
Kordon Cinsi:Çelik
Kasa Cinsi:Çelik
Kasa Çapı:41 mm
Cam Cinsi:Safir Kristal Cam
Su Geçirmezlik:30 ATM
Makine Cinsi:Otomatik, Calıbre 5
Ürün grubu:Aquaracer
Diğer Özellikler:Takvim, Fosfor
Kasa: Kasa çapı 41 mm olmasına karşın vitrinde daha büyükmüş gibi duruyordu. Koluma taktığımda ise bu algı tamamen ortadan kalktı. Bileğime tam olduğunu söyleyebilirim. Longines Hydro da 41 mm yalnız bileğime bu kadar iyi oturmamıştı. Boynuz uzunluğu burda etkili diye düşünüyorum. Bileği ince olanlar için bu bir avantaj. Kasanın kenar kısımları parlatılmış, üst yüzeyler mat. Tepe koruması uyumlu. Arka kapak cam değil, arka kapak işlemesi rahatsız edici değil.
Kadran: Kadranda dikkat çeken şey orta yuvarlak mavi modelinde daha beligin olmasına karşılık siyahta çok dikkat çekici değil. Oldukça sade bir kadran yapısı var. Kadranda hoşuma giden bir detay takvim penceresinin beyaz çerçevesinin olması. Beyaz üzerine siyah font yazılmış takvimle uyumu sağlamış. Saniye ibresinin turuncu ucu tam seyirlik. Kaliteli bir gece resmi alamadım ancak luminova açısından başarılı buldum.
Bezel: Saatle ilgili eksi not verdiğim noktalardan bir tanbesi bezel mekanizması. Saatin bezeli görüntü olarak çok güzel, hafif köşeli bir yapısı var ancak bu köşeler hiç göze batmıyor, kenar tırtıkları görsel olarak güzel olduğu gibi bezelin döndürülmesi konusunda da işlevini yeterince yerine getiriyor. (Longines Hydronun bezelini döndürmek biraz zordu) Ancak tüm görsel artılarına karşılık bezel mekanizması diğer alternatiflerine kıyasla daha yumuşak geldi.Oris ve Longines’in bezelleri daha sert mekanizmaya sahipken tag heuerin bezeli onların yanında yumuşak kalıyor. (kendiliğinden dönecek kadar ya da basit dokunuşlarla dönecek kadar değil elbette)
Bilezik: İtiraf etmeliyim ki bilezik olarak ilk izlenimim çok olumsuzdu yalnız kullandıkça saatin en sevdiğim kısımlarından biri haline geldi. Longines ve Oris'in bileziklerini gördükten sonra Tag’ın bileziği çok ince,zayıf ve kalitesiz hissi verdi. ancak kullandıkça daha iyi analdım ki bu bilezik bileğimi çok daha iyi sarıyor. İnce bilekli olmam dolayısıyla bu benim için önemli bi faktör. Bilezik bileği iyi sarmasının yanında oldukça konforlu ve saatin genel ağırlığını artırmıyor. Ayrıca bileziğin luglardan tokaya doğru incelen yapısı da hem görsel olarak hoşuma gden bir detay hem de konforunu artırdığını düşündüğüm bir durum. Bilezikle ilgili ilk incelememde çok dikkat etmediğim ancak sonradan kullandıkça en çok hoşuma giden detaylardan birisi de baklaların oval değil de hafif köşeli olması. Saate daha spor bir hava katmış ve ışığı alma açısına göre görsel anlamda hoş görüntüler ortaya çıkartıyor. Bu arada bilezikle ilgili önemli ve benim tercih nedenlerimden birisi olan konuda bileziğin fırçalanmış yani mat olması. Longines’in bileziğinin orta baklaları parlaktı ve çizilmeye müsait bir yapısı vardı. Bence fırçalanmış olması saatin kullanım alanını artırıyor, parlak çelik her kıyafet ve ortamda uygun olmayabiliyor. Bilezikteki detaylardan birisi de bileziğin kenar kısımlarının kasayla uyumlu olarak parlak olması.
Toka: Saatle ilgili eksi not verdiğim bir başka nokta. Tag Heuer'e kesme çelikten daha şık bir toka yakışırdı. Yeni çıkan 500 m modelini inceleme fırsatını buldum onun tokası tam istediğim gibiydi. Longinesin tokası daha kaliteli görünüyordu. Kilit mekanizması sert ve güven veriyor. Ayrıyetten dalgıç kıyafetleri için uzatması var.
Mekanizma: Mekanizma konusunda calibre 5 ile ilgili genelde olumlu yorumlar okudum ve bunlara da güvenerek tercih nedenlerim arasında yer aldı. Emin olmamakla birlikte sellita mekanizma kullandığını sanıyorum. Bu konuda daha bilgili arkadaşlar eksiklerimi tamamlarsa sevinirim. Yine okuduğum, araştırdığım kadarıyla tag heuer mekanizma üzerinde bazı iyileştirmeler yaparak kullanıyor. (bu konunun teknik kısmı beni aşar)
Benim kullandığım süre boyunca rahatsız edici bir sapmayla karşılaşmadım. İlk otomatik saatim olduğundan sapma konusu hep soru işaretiydi benim için. Ölçümlerime göre benim saatimdeki sapma eksi yönde seyrediyor. 8 gün boyunca yaptığım hassas ölçümde günlük standart -4 saniye sapması var bu çok değişmiyor.
Bundan sonraki kısım saat alma maceramın özetidir:
TSF’yi takip etmeye başladığımdan itibaren otomatik saat alma isteğim her geçen gün arttı ve bu yönde araştırmalara başladım. Okudukça, öğrendikçe her ortam ve kıyafette kullanabileceğim tarzın diver olduğuna karar verdim ve araştırmalarımı bu yönde devam ettirdim. İlk başlarda Orient Mako, Seiko Seaurchin modellerine bakmaya başlamıştım. Daha sonra Steinhart dikkatimi çekti ve bütçemi ona göre ayarlamaya çalıştım. Yurt dışından alışveriş tecrübem hiç olmadığı için bu durum benim için büyük bir engeldi, ayrıca kolumda denemeden almak da beni düşündürmüyor değildi.
Aynı saatten birlikte aldığım yakın arkadaşım Neco ile bu süreçte devamlı saatçileri gezerek model baktık , fikir alışverişinde bulunduk, pazarlıklara giriştik (ben bir saatçiyi dövecekken neco beni sakinleştirdi
) Sonuçta bütçemizi artırarak seçeneklerimizi ikiye indirdik. Longines Hydro ve Oris Diver bakmaya başladık. Tag ilk etapta aklımızda yoktu. Alacağımız saatin her ortamda ve her kıyafet tarzına uyum sağlayacak olması önemli bir kriterdi. Oris Diver, benim forum sayesinde öğrendim ve gördüğümde aşık olduğum bir model. Gönlüm hep Oris’ten yana olmuştu. Saati denediğimde 44 mm çapıyla bileğimde biraz kaba durduğunu düşündüm. Ankara’daki Pırlant’ın nakitte bile pek indirime yanaşmaması üzerine bazı önyargılar oluşmuştu. Farklı yerlerden aldığım fiyatlar, özellikle HeroFB’nin benim için aldığı fiyat uygun olsa da son kararı verirken tekrar denemeye gittiğimde ince bileğimde kaba durması diğer alternatiflere yöneltti beni. Yeri gelmişken HeroFB’ye ilgisi ve nezaketi için tekrar teşekkür ediyorum…
Longines Hydroconquest, elime aldığımda kalitesini hemen hissettiren bir saat. Bilezik ve toka kalitesi çok iyi. Marka imajı ve mekanik olarak zaten bu fiyat aralığında hemen ön plana çıkıyor. Kadrandaki gereğinden fazla büyük 6-9-12 rakamları, kadran ve bezelin kalabalık yapısı, bilezikteki parlak yüzeyler çok içime sinmemişti. Bu özellikler kullanım alanını kısıtlıyor gibiydi.. Diver olmasına karşın Hydroconquest’i şort-tişört-terlik kombinasyonuyla düşünemedim hiç. Daha çok elbise saati havası vardı. Buna rağmen Longines almaya tam karar vermiştik ki siyah otomatik modeli piyasada bulamadık. Sadece bir yerde mavisi vardı.
Bu aşamada Tag Heuer ön plana çıktı. Bileğimde duruşu çok iyiydi. Her tarza uygun kullanım alanı vardı. Tek saat olarak uzun süre kullanabileceğimi düşündüğüm bir saat. Her şeyden önemlisi aldığım günden bu yana hiçbir zaman “keşke” demedim. Her geçen gün daha da severek kullanıyorum.
Lafı biraz fazla uzattım galiba… Sonuç olarak alternatifleri olan Oris ve Longines de kendi fiyatlarında çok iyi saatler. Herhangi birini alan kişi hata yapmış olmaz. Görsel unsurlar, kullanım alanları, sahip olunan diğer saatler bu kararı vermede daha etkili olacaktır diye düşünüyorum.
Bilekte bir fotoğrafla noktayı koyuyorum.
Bu arada fotoğrafların büyük bir kısmını (daha kaliteli olanları) çekerek anlatımımı desteklememde yardımcı olan Neco'ya da teşekkür ederim...
Tebrikler güle güle kullanin yalnız sıkıntı olan durum forumda inceleme kalitesi tavan yapmaya devam ediyor 2 saat aldim hayatta böyle detayli inceleme yapamam 
ben en iyisi serdarfb gibi direk resmi yapistirayim paketler gelince 
