*Clk çok şık bir saat, iyi günlerde kullanmanı dilerim (üzerinden 2 sene geçmiş ama hem yeni sayılırım hemde yeni gördüm).
GMT de ayarlı memleketlere özleminin uzun sürmemesini bol bol mutlu seyahatler yapmanı dilerim
bu saat benim için Rolex markası içinde ayrı bir yere sahip, bugün olmazsa yarın bir gün inşallah bu saat ile kavuşacağım diyorum.
Benim için otomotiv sektöründe Cadillac ne ise saat sektöründe Rolex o demek yani Rolex yaklaşık= Cadillac
Bu arada seninde değindiğin bir konuda fikir beyan etmek isterim, insanın kalite olgusunu hayatında yaşıyor olması "para=kalite", "kalite=para ile satın alınabilecek maddeler" değildir. Türk dil kurumu sözlüğünde, Bir şeyin iyi veya kötü oluşu, kalite veya nitelik olarak anılıyor. konumuzda kullanılan anlamı ile kalite; şahsın imkanları doğrultusunda yapabileceğinin en iyisini en temizini yapabilme çabasının bir ürünüdür. yani kaliteyi ayda yaklaşık 1000$ ile geçinen bir saatçinin atölyesindeki, temiz düzeninde yada Rolex, Zenith v.s... gibi -x- milyar$ lık fabrikalarda da görebilirsiniz. benim için ikisininde manevi kıymeti aynıdır. Bu konuya değinmemin sebebi Rolex e karşı tavır alan kişilerle ilgili, eğer bütçeniz var ise bir Rolex alıp Zimbavbe de, İstanbul'da, Pekin'de, Sibirya'da vs... dünyada herhangi bir noktada dahil olduğunuz ortamda aynı etkiyi bırakabilirsiniz tıpkı Cadillac gibi, eğer imkanınız yoksa imkanınız doğrultusunda, "kalitesinden emin olduğunuz" bir saat alırsınız ve işi bilen birinin kaliteli bir seçim yapmasının verdiği huzurla saatinizi kolunuzda taşırsınız ama Rolex kötüdür demezsiniz (dememelisiniz) çünkü Rolex iyidir, kim ne derse desin Rolex kimin ne dediği ile ilgisi kalmadan, kaliteli imajını tüm dünyada sürdürmektedir. bunu yapabiliyor ise aldığı paranın hakkını verebiliyor demektir, sanıyorum çoğumuz hemfikirdir ki; saatin toplum içinde gördüğü saygınlık sadece taşıdığı mekanizma ile ölçülmüyor, marka değerine yapılan yatırım size prestij olarak geri dönüyor ve konu prestij ise tüm saat markaları içinde Rolex bunu en pratik şekilde uygulayan firma olarak karşımızda duruyor (yüce PP, AP, Breguet ve diğerlerini es geçtiğimi düşünmeyin zira "en pratik şekilde uygulayan" vurgusunu bu sebeple yaptım).
Birde şunu eklemek isterim ki; kişiler kendileriyle barışık olmalıdır, kişinin kalite olgusunu hobisine yansıtabilmesi için o hobi hakkında bilgi dağarcığını genişletmesi gerekmektedir ve bu konuda bilgisi eksikse henüz yeteri kadar olgunlaşmamışım diyebilmeli ve bu olgunluğu seviyesinde beğenilerini şekillendirmeli, imkanları doğrultusunda da gerçekleştirmelidirler.
Not: Benim Seiko sevdam ise bambaşka, f/p dengesi ve kaliteyi halka indirgeme politikası v.s. benim için Seiko yu bambaşka bir noktaya taşıyor saat markaları içinde. Eleştirilse de geniş ürün yelpazesi sunması ve bununla birlikte, farklı segmentlerdeki saatlerinde "kalite" olgusunu hissettirmesi, kurulmuş olduğu 1881 yılından beri aynı aile ve aynı kalite politikası ile yönetiliyor olması, Spring Drive v.s. gibi birçok yeniliği horolojiye kazandırması, COSC standartlarında ve üzerinde üretim yapabiliyor olması, İsviçreli saat üreticilerinin asla sunamayacağı fiyatlara bunları yapması ve Doğu kültürünün erdemini üzerinde taşıması, onu yine bambaşka noktalara getiriyor benim için. (Seiko ya ahde vefada kusur edemedim yine
)
Not2: Acizane yaptığım bu yorumda bir hata etti isem affola...
Saygı ve Sevgilerimle...
Zamana and olsun ki.....