İncelemesini yapacağım model hakkında yazmak hem kolay hem de zor. Model herkes tarafından bilindiği için hakkında yeni bir şey yazmak çok zor. Modelin sadeliğinden dolayı anlatmak da bir o kadar kolay. Fitili ateşleyen Hsnmrycl’e teşekkürlerimi sunarak hikâyeye başlayayım.
İzleyici olarak takıldığım zamanları saymazsak TSF’ye üye olduğum tarihin üzerinden bir yıldan fazla süre geçti. Bu zaman zarfında da hobi boyutuna taşınan zevklerde tercihlerin nasıl değişebileceğini gördüm bir kez daha. Eskiden çok beğendiğim saatlerin yüzüne bile bakmazken “bu nasıl tasarım böyle” dediğim saatleri hayran hayran izlerken buldum kendimi. Ancak bir diver sevgim değişmedi bir de boyut tercihlerim…
Panerai markasına olan ilgim forumla birlikte başladı diyebilirim. Farklı farklı kayışlarla paylaşılan modellere baktıkça markaya olan merakım arttı ve eskiden anlam veremediğim tasarımları beğenir hale geldim. “Kurma kolunun koruması mı olurmuş” diye düşünürken benzeri olmayan crownguardın luminor kasalara karizmatik hava verdiğini düşünür olmuştum... Çok fazla Panerai fotoğrafına baktım, kolumda denedim ve inceleme okudum. Sonuç olarak kafaya koymuştum bir Panerai sahibi olmayı. Satın alacağım model de siyah kadranlı, sade ve “simetrik” olmalıydı… Markanın cool imajı simetrik kadranla bütünleşiyordu gözümde. İsteklerim saniyesiz baz model, luminor kasa ve 44mm olarak belirlenmişti.
Güncel seride istediğim özellikleri barından 3 model mevcut. 000, 112 ve 560. Hem Panerai’ın in house mekanizmalarına güvenmediğimden hem de kadrandaki “8 Days” yazısını manasız bulduğumdan 560’ı elemem kolay oldu. Titanyum kasa olan 562 ise hafifliğinden kaybedip elemeye bile girememişti. Külçe gibi diverlara alışkın bilek reddediyor titanyum kasayı… Uzun zamandır söylenti halinde olan Panerai’ın sadece in-house mekanizmaları kullanmaya başlayacağı ve Unitas mekanizmalı saatlerin üretiminin sonlandırılacağı da 000 ve 112 üzerinde yoğunlaşmama neden oldu diyebilirim.
Yabancı forumlarda bazı karşılaştırmalara yazılan standart bir cevap vardır: “you can't go wrong with either". 000’ı da 112’yi de tercih etsem yanlış bir seçim yapmış olmayacaktım. Sadece birbirlerine göre güzel yanları vardı ama temelde ikisi de aynı saatti… 112’nin sandwich kadranı hoşuma giderken 000’ın font boyutunu ve kadrandaki Panerai logosunu çok beğeniyordum. Deyim yerindeyse “hayattaki tek derdin bu olsun” şeklinde bir ikilemde kalmıştım. Sonuçta ani bir kararla 000’a kavuştum.

Bu yılın ilk yılbaşı fotoğrafını paylaşmış olayım bu vesileyle 

Ortamlarda, baz model Panerai’lara “giriş seviyesi Panerai” denir. Bu tabire pek de katılmıyorum. Benim giriş seviyesi ifadesinden çıkardığım anlam, markanın diğer ürünlerine ulaşılamadığı için yapılan zorunlu tercihtir. İlk fırsatta alınan “giriş seviyesi” ürünün elden çıkarılarak istenen ürünün satın alınacağı anlamının da gizliden gizliye yattığını düşünürüm bu tabirin altında. Markayla tanışmak için ilk tercih olarak baz modellerin seçilmesi daha doğru olur kanaatindeyim.

Paneari’ın İtalyan donanmasına kadar uzanan köklü bir tarihi var. Hala aynı tasarımlarla günümüzde müşteri buluyor olması da markanın ne kadar zamansız tasarımlar yaptığının önemli bir göstergesi. Bir de aynı saati sadece kayış değişimi ile su altında, sporda ya da bir davette kullanabilmek, tasarımın ne kadar optimal olduğunu kanıtlıyor. Submersible Luminor’lar ve Oro Rosso kasaları ayrı tutacak olursam markanın neredeyse tüm saatleri her türlü ortama uyumlu. Beş dakika bile sürmeyen bir kayış değişimi ile bambaşka bir saate sahip olmak şahane!

Panerai’ın tüm saatleri teoride limitli. Hangi modelden hangi yıl ne kadar üretildiği belli olduğu için ve sahip olunan saatini hangi üretim yılında o modelin kaçıncı üretimi olduğunu bilmek kullanıcıyı mutlu ediyor. Bu hadiseye sadık kalacak biçimde sade ama şık kutularla tüketiciye sunuluyor standart seri Panerai modelleri. Alışılageldik evrakların yanında kutu içeriğinden kauçuk bir kayış ve kayış değiştirme aparatı da çıkıyor. Satın aldığım saat 2015 üretimi olan R serisi. Yıl içinde 000 modelinden 2500 adet üretilmiş.

000 modeli ile birlikte gelen siyah kayış, “baz model işte, kayışın da en basitini veririz” dedirten cinsten özelliksiz bir kayış. Modeli araştırmayıp da vitrindeki saati bu kayışla beğenmek pek mümkün değil…

Saatin özellikleri;
Model: Luminor Base Logo Acciaio
Referans No: PAM00000
Kasa: AISI 316L Paslanmaz Çelik
Bezel: AISI 316L Paslanmaz Çelik
Arka Kapak: AISI 316L Paslanmaz Çelik
Kadran: Siyah
Kasa Çapı: 44mm
Kasa Kalınlığı: 14,5mm
Su Geçirmezlik: 300m
Mekanizma: OP I Calibre (Unitas 6497)
Cam: İçten antirefleli safir
Mekanizma
PAM000, markanın OP I adını verdiği Unitas 6497 tabanlı kurmalı mekanizma kullanıyor. 56 saat güç rezervi ve 17 tasi ile 21.600 atan bir kalbi bulunmakta. Reel güç rezervi 60 saatin üzerinde olsa da mekanizmayı her gün kurmaktan keyif alıyorum. Tam olarak anlaşılması güç olsa da saat günlük +5, +7 saniye arasında ileri gidiyor. Birkaç ay sonra daha da toparlanacağını düşündüğüm mekanizma, alışık olduğumdan biraz daha sesli çalışıyor. Kurma hissiyatı ise 372'lerde kullanılan P.3000 kalibre gibi yağ gibi akmıyor ve biraz dirençli. Ancak baz seri 8 Days'lerde kullanılan P.5000 gibi güvensiz bir hissiyat da vermiyor.
Kullanım/Konfor
44mm boyutunda Bettarini kasanın kalınlığının insani boyutlar dâhilinde olmasından dolayı kolda çok büyük durmuyor. Ağırlığına rağmen de oldukça konforlu. Ne çok kısa ne de çok uzun olarak tabir edebileceğim luglar ince bilekler hariç konforlu bir kullanım sunuyor. 24mm genişliğindeki deri kayış da saatin her ayrıntısıyla orantılı olmasını sağlıyor ve bileği rahat ettiriyor. 24/22mm boyutundaki OEM kayışlardan ziyade 24/24mm aftermarket kayışların saatin vintage/cool kimliğiyle daha iyi örtüştüğünü düşündüğüm için maalesef saati orijinal tokasıyla kullanamıyorum. Zira tüm eleştirilere rağmen Panerai hala 24mm’lik bir toka üretmedi!

Kasa
PAM000, ilk kez 1993 yılında tanıtılan ve Pre-Vendome (yeni adıyla Richemont Group) döneminin babası olarak adlandırılan 44mm’lik Bettarini (Alessandro Bettarini) kasaya sahip. 44mm’lik Luminor’ların optimal kasasının Bettarini kasa olması gerektiğini düşünüyorum. 2002 yılında PAM127 koduyla çıkan 47mm çapındaki Fiddy modelinden sonra popülerliğinden dolayı 44mm’ye de uyarlanan 1950 kasanın 44mm’de çok yüksek durduğunu ve orantısız olduğunu düşünüyorum.

Kasa ve bezel cilalanmış 316L çelikten oluşurken tescili Panerai’ya tepe koruyucu ise mat çelikten imal edilmiş. Saatin model numarası ve üretim bandındaki sayısı gibi detayların işlendiği arka kapakta ise mat çelik kullanışmış. 300 metre su geçirmezliğe sahip saatin kasası iki kelimeyle sade ve cool.
Kadran ve Cam
000’ın kadranı şu ana kadar kullandığım en sade ve en karizmatik kadran. Siyah üzerine sosis adı verilen lume lar akrep ve yelkovan koluyla uyumlu. Kollar ve indisler tamamen aynı büyüklükte olduğu için üst üste çakıştıklarında izlemesi keyifli oluyor.
3.5 mm kalınlıktaki cam hafif bombeli sentetik safir kristalden imal edilmiş. Bu açıdan saatin vintage kimliği ile uyumlu bir görünüme sahip. Sadece alt kısmında yer alan AR kaplama dolayı ön yüzeyden gelecek darbelerde çizik oluşma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Camdaki bombeden dolayı saatin yansıma yapmayan bir fotoğrafını çekmek oldukça zor.
Kayış
Saatle birlikte gelen 24x22 boyutlarındaki kayış oldukça yumuşak ve konforlu. İşçilikte göze batan bir hata yok. Ama kayış o kadar sade ki, geldiği gibi beni değiştir diye bağırıyor resmen. Onlarca OEM, gerçek anlamda da binlerce aftermarket kayış tercihi varken de kim naapsın siyah dikişli siyah deri kayışı… Hele ki Panerai sahipleri için bulunmaz bir nimet olan Emre gibi biri ülkenizde yaşıyorsa!

EmreLeatherWorks Terrarossa Kayış

EmreLeatherWorks The Cavalletta Kayış
Kauçuk kayışı ise hiç denemedim. Dener miyim bilmiyorum…

Cengiz Bey(mlm)'in de kayışları fena yahu!
Lume
“Diver saat dediğinin şanı, lume performansından ileri gelir.” demiştim bronz Steinhart incelememde. Lume performansı ile ünlü markanın en güçlü lume’una sahip model 000. Kolumda PAM varsa güneşli bir günde AVM otoparkına girmek gibisi yok… (Yavaş yavaş CTRL F4 sinyalleri geliyor)


Luminovası hiç de fena olmayan Breitling Superocean 44 ile Yanyana
Neden Panerai?
Marka olarak Panerai tercih etmenin, aynı fiyat bandındaki rakiplerine göre rasyonel bir yönü yok. Less for same hadisesi… Neden Panerai sorusuna verdiğim cevap ise sanırım markanın duruşu ve saatlerin sadeliğine rağmen cool görüntüsü. 1936 yılında tasarlanan boyutlar ve kasa yapısı günümüzde halen kullanılabiliyorsa rahatlıkta bundan 20 yıl sonra bile tasarımların eskimeyeceğini söylemek yanlış olmaz. Belirlenen fiyat aralığında birçok alternatif varken bir sonraki saat için şimdiden Radiomir kasalara bakmaya başladıysam, bu da Panerai’ın marka bağlılığı (müşteri sadakati diyemeyeceğim) konusunda ne derece güçlü olduğunun göstergesidir.
