Aslında bu saatlerin tek ortak yanı tek kollu olmaları ve kadran tasarımındaki aşırı benzerlik bunun dışında birbirlerine pek çok konuda taban tabana zıtlar diyebiliriz.
Ne demek istediğimi fotoğraflarla anlatmaya çalışayım.
Öncelikle yan yana babarsak, Meistersinger 43mm çapıyla hemen ben buradayım diye kendisini belli ediyor ve özellikle bu tipteki saatlerde karşınıza çıkabilecek zor okunma durumunun geniş kasasıyla üstesinden geliyor çünkü Luch'a göre kadrandaki her 5 dakikayı belirten çizgilerinin arası daha açık daha okunaklı. Luch ise 36mm'lik çapı ile (taç hariç) sadece bakanın ilgisini çekebilecek daha mütevazı bir delikanlı görümünde.
Aslında Meistersinger kadranında Alman'ların mühendislikteki nizam, simetri (01, 02 diye yazılan sayılar), sadelik gibi merakları ortaya koyuyor. Ne eksik ne fazla. Meistersinger'da kadrana sadece marka, logo, otomatik ve model yazmak yetmiş. Luch ise kiril alfabesi ile Luch, 15 taş ve Belarus yazmış ama Luch'un kol merkezindeki milin bağlantı noktasının görünmesi bile detaylardaki adam sendeciliği göz önüne koyuyor. Buna rağmen Luch'da enterasan bir detay olarak, isterseniz saati solaklar için soldan taçlı olacak şekilde de alabiliyorsunuz ayrıca kadrandakiler latince mi yoksa kiril alfabesi olsun mu diye de seçme şansınız var. Ben ruhunu yansıtsın diye kiril alfabesi ve solak olmama rağmen alışkanlığımdan dolayı sağdan taçlı versiyonda karar kıldım.

Saatlerin arka tarafını çevirdiğimizde ise ön tarafta yakalanan sade görüntü Meistersinger'de yerini camın ardından görünen ve mevcut tek kola can veren mekanizmaya bırakıyor. Mekanizmadaki parçalar saat kolunuzdayken görünmüyor ancak kolunuzdan çıkarttığınızda bakanın da gözünü ayırmaması için oldukça albenili tasarlanmış. Luch ise zaten kurmalı ve çok da sofistike olmayan ancak tek kurmayla sizi 36 saat idare edebilen mekanizmasını kapalı kapılar ardına gizlemeyi uygun görmüş ancak o da paparazilerdern kaçamamış, eğer kendisni merak ederseniz o da aşağıdaki gibi

(Fotoğrafları kolumdan çıkarttığım gibi çekmişim, artık ter izlerini vs görmezden gelmenizi rica ederim ::) )

Saatlere bir de yandan bakalım.
Meistersinger görece karmaşık mekanizması ile Luch'dan neredeyse 2 kat daha kalın ve ağır ama kolunuzdayken verdiği hissiyat da biraz da buna bağlı olarak daha kıymetli bir parça taşıdığınızı hissettiriyor. Luch ise hafifliği tercih edecekler için biçilmiş kaftan gibi, kolunuzdaki varlığını unutmanız çok kolay.
Burada dikkatli gözlerden kaçmayacak detay ise Luch'un camının dümdüz olması ve bence en Luch önemli eksilerinden birini bu yüzden alıyor, ama benim için bu eksi aslında bile bile lades demek gibi. Üstelik canım sınır noktası camın kalın noktasında ortaya çıkan turkuaz rengi ile çerçevelenmiş gibi. Oysa Meistersinger'de camın safir olmasının yanında bombeli de olması daha okunaklı bir kombinasyon sunuyor.

Gelelim kayışlara.
Yine bile bile lades denilen ama en azından giderilebilecek bir detay olarak gördüğüm kayış mevzusu var. Ne yazık ki iki saatin kayışlarının verdiği hissiyat kıyas kabul etmez ama zaten bu karşılaştırmanın adil olacağını söylediğimi zaten hatırlamıyorum ::) . Tek bir ortak noktaları var ikisi de 20mm. Meistersinger daha etli kayışı ve ince detayları ayrıca timsah derisi baskısı (zamanla azaldığını eklemek gerek) ile bileğinizdeki yerini alıyor, sunduğu konfor ve görsel tatmini gayet güzel. Üstelik artık çok alıştığım orjinal klips opsiyonu da vazgeçilmezim. Luch ise nispeten kalın bilekli biri olmama rağmen en son ayar deliğinde bile koluma bol geliyor ve derinin verdiği hissiyat daha çok suni deri gibi ve kalitesiz. Bir üstteki fotoğrafta kayışların et kalığı hakkında daha çok fikir veriyor.

Meistersinger'ı saat koleksiyonum genişleyene kadar her gün takıyordum ve bir yılı biraz aşan bir sürenin sonunda deride bazı deformasyonlar başlıyor ancak bu kullanımı değil daha çok görselliği etkileyen şeyler. Bunu göstermek için ayrıca bir fotoğraf ekliyorum.

Buna ek olarak geçtiğimiz süre zarfında Meistersinger'in kayışında bir dikiş attı, yurtdışı ile yaptığım bir mail yazışması sonrasında sorgusuz sualsiz Meistersinger orjinal kayışı standart tokası ile birlikte ücretsiz olarak Almanya'dan adresime kargoladı. Bu da firmanın ciddiyetini gösteren ayrı bir deneyim (ne yazık ki önce Tevfik Aydın'a gittim ama aynı ilgili göremedim sonrasında yurtdışı görüşmesini yaptım).
Benden şimdilik bu kadar. Sıkılmadan okuduğunuzu umarım.