Biraz geç katılımımı mazur görün..
Mafya filmleri arasında net favorim Goodfellas'tır..

Yine Scorsese klasiklerinden Casino ve The Departed da diğer hayran olduğum filmlerdendir.. Eğer bu filmleri izlemediyseniz -tercihen kronolojik sırasında- mutlaka izlemenizi öneririm..

Benim nazarımda Godfather serisini bile gölgede bırakabilecek mükemmel filmlerdir..
II.Dünya Savaşı konulu filmlerden yine hayranı olduğum Clint Eastwood imzalı Letters from Iwo Jima ve Flags of Our Fathers mutlaka izlenmesi gereken yapıtların başında gelir..

İyi bir ses ve görüntü sistemi eşliğinde seyredilmesi tavsiyemdir zira özellikle ses efektleri konusunda referans alınabilecek doğallık eğitimsiz kulakların bile dikkatini çekecek nispette barizdir..

Super Action Hero alanında favorim Hell Boy'dur.. Aynı zamanda favori Villain'ım da Hell Boy serilerinde boy gösteren Karl Ruprecht Kroenen ( Hell Boy I ) ve Prince Nuanda ( Hell Boy II )'dir.. Kroenen'ın gesture'dan yoksun halleri izleyicide robotik bir varlığa baktığı hissini uyandırırken bıçaklara olağanüstü hakim dövüşü bir suikastçiden ziyade bir balet zarifliğindedir.. Yine Prince Nuanda'nın kılıç/mızrak karışımı silahıyla yaptığı pratik bölümü de keyifle ve hayranlıkla izlediğim kısımlardandır..
Sylvester Stallone filmlerine karşı ciddi ( ve taraflı.. eleştiriye gelemem, kızarım

) bir zaafım vardır.. Rocky benim nazarımda kült/klasik sıfatları beraber kullanılarak nitelenmesi gereken bir seridir.. Her filmi ayrı güzeldir ve zevkle izlenir.. Yine Rambo'da sevdiğim diğer bir seridir.. Son film de dahil olmak üzere bence gayet başarılı bir aksiyon serisidir..
Daha önce kaç defa izlediğimin çok da önemi olmayan filmlere örnek olarak Top Gun, Rocky, Rambo, Die Hard serileri, Judge Dredd ( sadece ABC robot ve Armand Assante için bile izlenir

), Grease I, Smokey and the Bandit serisi, Cannonball serisi, Christine, The Car, Duel, Lock Stock and two Smoking Barrels sayılabilir..
Güncel yerli filmler konusunda bilgim oldukça kısıtlıdır zira özellikle Çağan Irmak başta olmak üzere seyirciyi "ağlama pınarı"na çevirerek, yurdum insanın duygusallığı üzerinden servet edinilmesi bana rahatsız edici gelmektedir.. Aksini söyleyen/savunan arkadaşlar mutlaka vardır.. Eğer bu konuda paylaşım yaparlarsa ben ve ben gibi düşünen diğer üyelerimiz için faydalı bir bilgi olur..
Festival filmleri 90% bende sıkıntı hali yaratır.. Korku filmlerinin niye var olduğuna anlam veremem çünkü beni rahatsız eder.. Animasyon belli bir noktaya kadar ( Pixar ağırlıklı ) severim.. Arkadaşlar arasında "Hallmark Filmleri" diye isim taktığımız ve bir HD Handycam ile çekilmiş hissi veren, ünsüz aktör enflasyonlu, kasaba dekorlu, bol kamyonetli ve kot ceketli yapıtlar da tahammül sınırlarımı zorlayan diğer bir gruptur..
Kitap konusunda oldukça başarısızım.. Dikkatimi toplayarak kitap okumak malesef benim için bir külfet.. Bu duruma rağmen Clive Cussler sevdiğim bir yazardır, romanlarını zevkle okurum.. ( esas karakter Dirk Pitt'in klasik bir Doxa Sub 300T ve bir de AC Cobra kullanıyor olmasının etkisi yadsınamaz

) Bir de filmini seyrettikten sonra edindiğim orijinal baskı ( Ing. ) Christine ( Stephen King ) de zevkle okuduğum ve roman vs film kıyasında romanın üstünlüğünü bariz hissettiren bir eser olarak aklımda kalmıştır..