Konuyla ilgili farklı tarafların belirttiği güzel noktalar var.
Ben de bir tatilci ve konunun az çok bileni olarak 1-2 birşey yazayım.
Dünyada bazı konumlar, doğal güzellikleri ve bu doğal güzellikleri destekleyen hizmet altyapısı sayesinde markalaşır. Sonuçta marka haline gelmiş mekanların fiyat politikası da emsallerine göre farklı olur, bu bir gerçek.
Ancak bana göre ülkemizde Bodrum, Antalya gibi yerler artık neredeyse dünya çapında tanınsa da, marka değerlerinin henüz bir St. Tropez, Cannes, Portofino gibi olduğunu düşünmüyorum. Çünkü eğer markanız premium ise (veya siz markanızı bu şekilde konumlandırmak istiyorsanız), talep ettiğiniz fiyat ile sunduklarınız uyumlu olmalıdır.
Turizmde bir konumun premium marka olması için hem üst düzey kalitede yerel tesisler, hem de kitle turizmine hizmet verse bile, bunu özenli olarak yapan tesisler olması gerekir. Müşteri, tesis dışına çıktığında da, tarihi yerleri gezerken de, mağazalarda alışveriş yaparken de, eğlence yerlerinden de, tesis dışındaki yol/sokak/kaldırımlarda bile aynı algıyı yakalaması gerekir. Bu yüzden maalesef Türkiye'de hiçbir turistik konumun dünya çapında premium kalitede olmadığını düşünüyorum. Çeşme, Alaçatı'nın sokakları, yolları, Bodrum Türkbükü-Yalıkavak arası yetersiz kanalizasyonu, Antalya'da Alanya'dan Kaş'a kadar olan alanda tesis dışındaki alışveriş imkanları dediğimi sanıyorum destekliyor. Bu yüzden mafyanın işlettiği plajlarda düşük kalite Türkçe pop müzik çalınan, ter kokulu garsonların lahmacun servisi yaptığı yerlerde zaten bilinçli turistleri göremezsiniz. Bu tür yerlerde yukarda da üye arkadaşlarımızın belirttiği üzere kendini göstermek isteyen yeni zengin takımının parasını kapma amaçlı işletmeler, turizm adı altında bana göre soygunculuk yapıyor.
Zaten dikkat edin; dünya çapında varlıklı kişiler Türkiye'ye geldiğinde ya teknelerinden çıkmıyorlar, veya tekneden çıkınca marinada 1-2 tur atıp en fazla bir yerde yemek yiyip teknelerine dönüyorlar.
Premium turistten vaz geçtim, 1980'lerden beri gelen orta sınıf turistin kalitesi de düştü. Eskiden Halikarnas, Hadigari, Katamaran gibi yerlerde eğlenen orta gelir grubu turistler artık yok; yerine gelenler genelde herşey dahil tesislerde kalıyor veya kendilerine birşey ısmarlayacak birilerini bulursa onlara yanaşıyor.
Ülkemizde Fethiye Hillside, Dalaman Hilton, Maxx Royal, Regnum Carya, Çırağan Sarayı gibi üst düzey hizmet sunan az sayıda tesis var. Ancak sadece bu kadar tesis ile Türkiye, premium konumlandırılmış bir turizm bölgesi olamaz. Böyle tesislerin açılmasından sonra da, yakın yerlerdeki tesislerin mafyatik yöntemlerle turizm adı altında kamu malına çökmesi kimseyi kalkındırmaz. Bu tür yerler sadece yeni zenginlerin gösteriş arenası olur.
Sonuç olarak da yerli turist; ya yazlık olayına girer, veya her yaz Yunan Adaları'na gider. Çünkü artık para kolay kazanılmıyor, insanlar da zor kazandıkları paranın karşılığını almak istiyorlar.