Gofal yazdı:Arkadaşlar görüyorum ki epey motosiklet kullanıcısı varmış forumda.
Bu kitleyi bulmuşken bir danışayım dedim. Aranızda daha önce ciddi bir kaza geçirip ailesini tekrar motosiklet konusunda ikna edebilenler varsa nasıl bir yol izlediğinizi merak ediyorum.
Geçirdiğim kazanın üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına rağmen aile ve yakın arkadaşlar arasında bahsini bile edemiyorum henüz.

Öncelikle geçmiş olsun. Zor bir durum, tecrübe etmemiş birinin anlaması zannımca mümkün değil.
Benzer bir kaza benim başıma geldi, üstelik kırmızı ışıkta duruyorken, maalesef arabada cep telefonu ile konuşan bir bayan sürücü tarafından uçmağa uğurlanıyordum az kala. Yazın sıcağı olmasına rağmen full koruma olması ve kaskın vizörünün ve kilidinin kapalı olması sayesinde yüzümün asfalta zımpara gibi sürtünüp kazınmasından kurtuldum. Yaklaşık 8,5 metre uçuştan sonra sadece kalça-kuyruk sokumu arasındaki lades kemiğine benzer ufak bir kemikteki çatlak ile (kazanın ertesi günü 170 kg leg press çalışmıştım) ucuz, çok ucuz kurtuldum. O gün bugün "
kadın sürücü" kavramına ifrit olurum. Bana kalsa, erkeğe 1 sınavda verilen ehliyet kadınlara 10 sınavda verilmeli ama neyse, derdim polemik değil.
Bu kazayı ailemden hiç kimse bilmedi. Bilselerdi zaten tepkileri farklı olurdu. bu olaydan 2 sene sonra yani 2012'de aktif motorculuğumu bıraktım. Geriye baktığımda 45K yol (büyük kısmı şehirlerarası uzun yol), en büyüğü gs 1200 adv olan 3 motosiklet, 120 saati aşkın teorik ve ağırlıklı olarak pratik eğitim görüyorum. Özeleştiri yapacak bir hareketim olmadı kendi kazamla ilgili. Sürüş güvenliği motor sürerken asıl önceliğim olduğundan bunun dışında açıkçası ciddi bir kaza tehlikesi de yaşamadım. Bunları yazarken, motorun devrilmesini v.s. kazadan saymadığımı belirteyim.

Sorunuza gelince, baştan belirteyim bu olayı ailenin kabul etmesi çok zor ama yine de tavsiyem, bu konuda eğitim almanız, full korunaklı giyinmeniz ve ailenizi motorda abuk sabuk işler yapan (
alkollü motora binmek, şehir içinde kontrolsüz hız - yüksek hız demiyorum dikkat!, uzun yolculuklarda dinlenmemek, motorda kazanın her an olabileceğini göz ardı etmek v.s.) birisi olmadığınıza ikna etmeniz. Saydıklarımın haricinde mümkünse ailenizin motora binebilecek fertlerini pazar sabahları site-apartman çevresinde gayet sakin tur attırmayı teklif etmek ve motorun korkulacak bir şey olmadığına ikna etmekte söz konusu olabilir.
Gelgelelim diğer kısma, Amerikalıların yaptıkları araştırmalara göre motorda ilk 2 yıl içinde ciddi kaza yapma oranı yaklaşık %70. Bunun kaçarı yok maalesef. Ülkemizde ise bu oran bence %100 çünkü motorcu adamdan sayılmaz. Moto kuryeler milleti trafikte delirtir, taksicide bunlara kızar acısını sizden çıkartır, minibüsü ayrı dert,
çaça şahinle yolda karşılaşırsınız sizi sıkıştırır, manyağı arabadan üzerinize kuru soğan atar, Almancı olacak insan kılığındaki hayvan ise Kapıkule'den giriş yaptıktan sonra sizi görmez, küllüğü, çöpü v.s. pencereden silkeler, v.s... nasıl derseniz, şu yazdıklarımın hepsi birebir başıma geldi, ondan biliyorum.
Motorcu insan da zannımca normal değildir, manyaktır. En efendisi bile (ne tarz sürerse sürsün) kafasına göre yaşar, özgürlüğüne ve yalnızlığa düşkündür. Asayiş yunus ekiplerinin 90'ların başındaki ilk üyelerinden (BMW motorrad pilot lisanslarını alman hocaları vermiş) olan bir ağabeyimin
"İnsanın poposu ilk kez motorun selesine oturdu mu ya ölümüne korkar ya ölümüne sever" lafı hiç aklımdan çıkmaz. Hülasa, motorculuk bırakılmaz biraz ara verilir sadece. O yüzden içiniz rahat olsun; en kötüsü, mevcut ortamınız düzelene kadar bu işlere bir ara verdiniz gözüyle bakın, esen kalın.
“Some people feel the rain. Others just get wet.”
Bob Marley