Merhaba,
Öncelikle muhtemelen "o da neymiş" diyerek geldiğiniz konudaki saat tahmin edeceğiniz üzere pek bilinmeyen ve yeni bir markanın ürünü. Diver tipi saatlerden genel olarak pek hazzeden bir insan değilim buradaki en önemli faktör de aslında etrafta hep bir Submariner benzeri (homage) ürünlerin olması, dolayısı ile biraz daha farklı bir şeylerin ilgimi çekmesi gerekti. Doğrusu ne Tudor'un tombul oklu ne de Rolexin mercedes yıldızlı kolları kendi markalarının dışındaki uygulamalarda beni pek cezbetmiyor
Bu kadar laf salatasından sonra aşağıda fotoğrafta da görüleceği üzere saatimiz Helm Vanuatu (Yanılmıyorsam Vanvatu diye okunuyor). Vanuatu 2. dünya savaşından kalma gemi enkazları ve mercan kayaları ile ünlü Güney Pasifik Okyanusunda bir adanın ismiymiş. Saat de bir diver olunca hikaye güzel bağlanmış.
Yukarıda da söylediğim gibi satin benim için albenisi olan kısmı daha ziyade farklı görünüşü ama bunu da yaparken aslında başka markaların tasarımlarını kendisine adapte ederek yapmış, yani tam anlamı ile özgün bir tasarım olduğunu söylemek de yanlış olacaktır.
Önce saatin (detaylı) teknik özelliklerine bakalım,
Kasa:
• Fırçalanmış paslanmaz çelik 316L
• Taç koruması
• Vidalı arka kapak
• Çap 42 mm
• Taç dahil çap 45.75 mm
• Boynuzdan boynuza: 50 mm
• Boynuz aralığı: 22 mm
• Yüksekliği: 14 mm
• Vidalı taç
• Taç çapı: 8 mm
Mekanizma:
• Seiko Instruments NH35 (Automatic Mechanical)
• Hacking ve elle kurma
• Sapma: -25 ~ +35 saniye/gün
• Saatteki vuruş: 21,600
• 24 taşlı
• Güç rezervi: 40 saat
Bazel:
• Paslanmaz çelik, 316L
• Çap: 43 mm
• Siyah PVD kaplama
• 120-Click, tek eksenli dönüş
Kristal:
• İçten anti yansıma kaplamalı düz safir cam
Bilezik:
• 22mm’den başlayan ve kilit mekanizmasında 20mm’ye düşen fırçalanmış çelik
• Naylon NATO kayış (seçimli)
Su geçirmezlik
• 300 m / 30 atm / 990 ft
• ISO 6425:1996standartlarında test edilmiş
Ağırlık:
• Metal kayış ile 225gr
• NATO kayış ile 120gr
Şimdi de saatimiz,
Saat ilk bakışta da kendisini belli eden nispeten köşeli diyebileceğimiz hatlara sahip. Düz şekilde kesilmiş safir cam, kenarlarda dümdüz inen bilezik, düz tasarlanmış bazel ve genel kasa yapısındaki dik hatlar saattin çehresini maskülen bir havaya sokuyor. Bu saate baktığınızda yabancıların söylediği şekilde “tool watch” havasını rahatça alabiliyorsunuz, hatta öyle ki bir çakının yanına koysanız sırıtmayacak bir yapısı var. Yani diğer değişle günlük kullanımda göze batmayacak kadar gösterişsiz, işini doğru yapan, vursalar acımaz gibi bir havası var ama -bence- bir takım elbise altına giyildiğinde de sırıtmayacak kadar şık.
Dışarıdan görünümde bahsettiğim özellikleri saati elinize aldığınızda da hissediyorsunuz çünkü öncelikle bu saat özellikle de metal bilezi ile ağır bir saat (225gr) dolayısı ile saatin kolunuzda olduğuna dair hissiyatını saat size gün içerisinde farklı noktalarda hissettiriyor. Saatin ilk alımında yanında bir de NATO kayış gelse de açıkçası bu saat için fazla basit kaçtığını düşündüğümden kullanacağımı sanmıyorum.
Saatin günlük kullanımından bahsetmişken, kadran siyah üzerine beyaz ve saat indikatörlerinin yanında saatleri gösteren noktalarda turuncu noktalar ve dakikaları gösteren beyaz ince çizgiler ile okuması oldukça kolay bir kadrana sahip. Üstelik bu kadranda kalabalık yapan yazılar da aynı Kemmner Aviator’daki gibi belli belirsiz basılmış. Aldukça koyu gri renlerde “DIVERS 300M” ve “AUTOMATIC” yazıları görünüyor. HELM logosu ise yine koyu gri ama bu sefer parlak ve kabartmalı olarak kadrana işlenmiş.
Kadranda benim sevdiğim şekilde 6 yönünde yerleştirilmiş olan tarih penceresi yine kadranın bütünlüğünü bozmayacak şekilde siyah renkli tarih diski sayesinde göz tırmalamıyor.
Saatin saati ve dakikayı gösteren kolları da kadrandaki ve saatin genelindeki köşeli hatlardan nasbini almış (Biraz da Sinn’den tabii). Saat kolu düz bir dikdörtgen iken dakika ise eski tartıların gösterge kulları gibi ucunda ufak bir ayraç ile dakika ayrımını kolay yapmanıza olanak sağlıyor. Saniye kolu ise saat başı yerleştirilmiş turuncu noktalar gibi yine turuncu renkte ve saatin en zarif parçası olarak Seiko mekanizması ile kadran üzerinde uçuyor, üzerinde ise yine saatin geneline tezat olarak yuvarlak bir lume havuzu ile ışıksız ortamlarda da varlığını hissettiriyor.
Kadrandan biraz daha dışa doğru açılırsak bizi tek eksende (saat yönünün tersine) 120 klik ile dönebilen bazel karşılıyor. Bazel üzerindeki tüm yazı ve işaretler baskı bazele işlenmiş ve bazel PVD ile kaplanmış. İşlenmiş noktalar da ise her 5 dakikalık dilim lume ile doldurularak ışıksız ortamlarda kullanıma olanak sağlanmış ancak lume ne yazık ki Superluminova gibi değil, dolayısı ile çok güçlü ve uzun soluklu bir aydınlatma sağladıkları söylenemez.
Hazır lume demişken kadran içindeki saat indikatörleri de lume ile işlenmiş, dolayısı ile akşam görüntüsü lume da dolu iken oldukça cezbedici. Bu konuda saatin sitesindeki fotoğraflara başvuruyorum.
Saati şöyle bir yan çevirelim,
Evet saatin kurma kolu öncelikle bir diver’dan da beklenceği gibi vidalı olarak tasarlanmış ayrıca açılmasını engellemek için de kurma kolu kasaya entegre koruyucular ile güvene alınmış. Kurma kolu üzerinde kurma esnasında kolaylık sağlamak adına iri ve yüksek denebilecek frezeler açılarak kurma ve ayar işlemi kolaylaştırılmış. Zaten 8mm çapındaki taç kullanım kolaylığı açısından çok güzel. Yine kurma kolu üzerinde de HELM logosu derince ve kolay seçilebilir (parmakla hissedilebilir) şekilde işlenmiş. Saatin bazelin hemen altından başlayan tek kavisli noktası da yine fotoğrafta görüleceği üzere boynuzların üst noktası burada kavis biraz fazla bile denebilir ancak saatin boynuzdan boynuza boyunun çok olmaması adına düşünülmüş bir şey. Böylece saat ufak bileklerde de konforunu yitirmiyor.
Burada göze ve bazen de ele(?) batan bir nokta da boynuz hattının dik inişi sonrası hiç bir yumuşak dönüşü olmaması yani saatin yan taraflarından altına dönüş çok keskin elle dokunduğunuzda daha rahat hissetseniz de kolda iken bir rahatsızlığı yok. Belki biraz daha fırçalama ile bu keskinlikler alınabilir ama şahsen ben bu yaklaşımı daha çok seviyorum Aynı konu daha önce de atıfta bulunduğum Kemmner Aviator’da da var ama nispeten daha az hissediliyor. Yine ikisinin benzer bir noktası olarak kayış-bilezik değiştirme kolaylığı adına boynuzlarda iğne delikleri mevcut.
Saatin arkası yine bir diver modeline yakışacağı üzere vidalı kapak şeklinde. Bu kapakta HELM logosunun yanında saate dair genel bilgiler de mevcut. Buradaki logo işlemesi de yine yumuşatılmadan yapılmış. Elle keskinlik hissedilse de kolda en ufak bir rahatsızlık yok.
Burada en dikkat çeken ise ISO 5425 ibaresi. Bu şu anlama geliyor, üretilen her bir saat mutlaka 300m su geçirmezlik ibaresini kazanabilmek için önce 375m’yi simule eden bir basınç testine tabi tutuluyor. Hemen ardından da nem testi yapılıyor, o da aynı bir ısıtma prosesi ile yapılıyor…
Bu testin daha farklı bir çok ayrı kolları da mevcut, detaylar için aşağıdaki linki incelemenizi öneririm.
http://helmwatches.com/iso-6425.html
Bileziğe gelecek olursak yine saatin kendisi gibi paslanmaz çelikten üretilmiş bilezik aynı şekilde fırçalama işlemine tabi tutulmuş. 5 linkli bileziği kendi koluma uygun hale getirebilmem için 4 adet baklayı çıkardım, bu işlem için ise ufak bir tornavida gerekiyor. Dikkat edebileceğiniz gibi sadece bakla çıkarmak yetmezse diye mikro ayar delikleri de mevcut ve gelenekselin dışında 6 delik bulunuyor. Bileziğin genel işçiliğinde bir sıkıntı görmedim, köşe keskinlikleri aynı şekilde burada da devam ediyor ve 22mm ile başlayan genişlik en uç noktada 20mm’ye kadar düşüyor. Markalamaya yönelik olarak sadece iki kilitli mekanizmada ilk kilidin üzerinde HELM yazısı buulunuyor. Aynı HELM yazısı yanında gelen NATO kayışın ana linkinde de mevcut.
Saat sadece kendi sitesinden 300$+30$ gönderi ücreti ile satılıyor. Biraz korku dolu bir alış veriş olsa da pismanlık yaşamadım ve firmanın maillere geri dönüşünün ve gönderi hizmetinin çok hızlı olduğunu söyleyebilirim.
Not: Bu saat ile ilgili olarak Youtube üzerinde iki adet inceleme var, birisinde bazelin fazla oynak olduğunu belirtiyor ve gösteriyor, bu konuda firmadan Watchuseek üzerinde de açıklamalar (bazel bir klik ile oturduğunda yarım dakikalık esneme olabilir diyor) mevcut ama kendi örneğimde bu tip bir sıkıntı yok desem yeridir. Bazel konumu bir kere ayarlandıktan sonra elle müdahele olmadan değişmesi neredeyse mümkün değil.
Yine aynı incelemede bilezikte de bağlantıların sıkışması sıkıntısı görünüyor yine kendi örneğimde böyle bir sıkıntı görmedim ancak söktüğüm baklalardan birinde mil hafif eğri çıktı (sıkıntı yaratan bir durumu yoktu), belki de youtube kanalına giden üründe de böyle bir sıkıntı vardı, bilemiyorum.
Zaten sipariş öncesi de özellikle bu iki husussa dikkat edilmesini rica etmiştim.
Şimdilik bu kadar, son olarak bir de doğal ortamdan bir foto ile bitirelim