Herkese merhabalar, geçen hafta açılışını yaptığım saatimle ilgili kısa bilgiler ve deneyimlerimi yazacağım.
Ananta modelleri, Seiko'nun 2009 yılında tanıttığı ve dünya pazarına sunduğu ilk lüks segment saatleri olarak biliniyor. Daha sonra 2011'de lüks segmentini Grand Seiko olarak belirleyene kadar "Seiko sadece Seiko 5 değil, üst seviye saatler de yapabiliyor" imajını kazanmasında çok önemli bir yere sahip, GS'ye ve başarısına giden yolda önemli bir geçiş noktası. Seiko Ananta modellerinde köklerini aldığı Japon kültüründen pek çok esinlenme mevcut. Kasaya ilham veren katana kılıçları, parlatma teknikleri, bu modelde ve diğer bazı üst düzey modellerinde başarıyla kullandığı lake kadran boyama, japon tarihindeki figürlere selam çakmasıyla nev-i şahsına(markasına?) münhasır özel bir seri.
Saatimiz de Seiko'nun ilk kol saati olan Laurel'in piyasaya sürülmesinin 100. yılı anısına 2013 yılında 300 limitli olarak üretilen serinin 67 numaralı modeli, SRQ017. Bu modelde kadranların her biri, ünlü Japon lake sanatçısı Isshu Tamura tarafından teker teker elle boyanmış. Kadran, genelde diğer özel Seiko saatlerde gördüğümüz siyah "Urushi" tekniği yerine bu modele özgü, şimdiye kadar hiç ulaşılamayan koyu mavi lake ve sarı lake, "Kaga Makie" tekniğiyle oluşturulmuş.
Koyu mavi lake geceyi simgelerken, hilal şeklindeki sarı lake de ayı simgeliyor. Bu modelde hilalin kullanılmasına ilham kaynağı olan kişi ise 17. yüzyıl Japonya'sında yaşamış bir "Daimyo"(bir çeşit derebeyi, baron ya da bizdeki adıyla "ağa") olan, Masamune Date. Masamune Date, Japonya'nın en büyük şehirlerinden olan Sendai'nin kurucusu ve animelere, mangalara dahi konu olmuş olan, samuray zırhı ve bilhassa da miğfreyle ünlü bir şahsiyet. Alışılmışın dışında miğferinin tepesinde sarı bir hilal bulunmakta ve saatin kadranında bu detay saat 4:30 ile 11:30 arasında verilmiş ve kadrana çok orjinal bir hava katmış.
Kadrandaki sub-dialların ve date kısmının çok uygun konumlandırıldığını söyleyebilirim, gözü kesinlikle yormuyor. 60 Saniye, 30 dakika ve 12 saat ölçüm yapma kabiliyetine sahip, ayrıca saat 3 yönünde akan saniye kolu mevcut. Seiko safir camda son teknoloji antireflesini kullanıp yansımayı %99 oranında engelliyor, bu sayede bu sanat eseri denebilecek kadran her ışık altında rahatça gözlemlenebiliyor. Kadran az ışıkta koyu lacivert, normal ışıkta koyu mavi, direkt güneş ışığında ise mavi bir renk alıyor. Lume, dressy bir kronograf için bence yeterli seviyede.
Bu modelde kasa nispeten eski anantalara göre daha muhafazakar daha alışıldık çizgilerde, ve daha giyilebilir boyutlarda. 16.5cm bileğimde her ne kadar limitlerde de olsa gayet konforlu ve rahat. 100 metre WR mevcut, çap tepe hariç 42.8mm, kalınlık 14,2mm, lug to lug 49mm. Kalınlık bana çok batmadı, otomatik bir kronograf için anormal değil, daha kalın diverlar kullanmıştım. Kasanın tasarımında katana kılıcından esinlenildiği için, luglar katananın ucundaki gibi kıvrımlı ve aşağı doğru eğik, bu sayede luglar bileği kavrıyor ve saati bilekte olması gerekenden daha ince gösteriyor ve ayrıca saate karakter katıyor.
Kasada zaratsu finishingin yarattığı polish/brush tezatlığı oldukça güzel bir derinlik katmış, özellikle de luglara. Ayrıca luglar delikli, bu kayış değişimini daha da kolay yapıyor. Krono pusherları mantar şeklinde, gayet güzel ve basma hissi tatmin edici fakat tepe bana biraz kaba geldi. Ayrıca crown guard'lara da pek ihtiyaç yokmuş bu modelde, o da keza kaba ve spor bir hava veriyor saate. Tabi bu bazıları için olumlu gelebilir spor kıyafetlerle de kullanılabilir bu sayede. Tachymeter çelik üstüne mavi pvd kaplama, kadranla hoş bir bütün yakalıyor metalik bir mavisi var. Arka kapak şeffaf, fakat mekanizma'da herhangi bir süsleme yok, sadece çok hoş bir rotor var, tasarımı oldukça güzel ve üzerinde de perloge işleme var, hafif grimsi.
Bilezik 20mm başlayıp, 18mm olarak bitiyor, saatle çok uyumlu, gayet konforlu ve kalite hissini yaşatıyor, açık ara kullandığım en konforlu ve estetik bilezik. Benim için tek negatif yönü tokası. Toka sanki olması gerekenden daha küçükmüş gibi duruyor, ayrıca ince ayara imkan vermiyor. Bir de lazerle yazılmış Seiko yazısından çok GS'deki gibi bir kabartma daha hoş olurmuş kesinlikle, ya da en azından daha derin yazılıp altına italik bir ananta yazılması daha güzel bir etki verebilirmiş. Saatte en özenilmemiş yer olarak bileziğin tokası diyebilirim, yine de bilekle buluştuğu kısım oldukça konforlu ve kıl vs çekmesi yapmadı.
Kutu Seiko'dan pek alışık olmadığımız derecede iyi, hem Ananta markasının hem de limitli model olmasının hakkını veriyor; şık, ağır, kalite hissi üst düzey.
Seiko'nun 34 taşlı 8R28A otomatik kronograf mekanizmasında column wheel ve vertical clutch mevcut, 45 saat power reserve'ü var, 28.800 atımla çalışıyor. Mekanizma için basit bir kullanıcı olarak söyleyebileceklerim; krono mekanizması gayet akıcı ve pürüzsüz çalışıyor, sıfırlama anlık oluyor, zaman tutması oldukça iyi, kurma hissiyatı harikulade keza pusherlar da öyle. Biraz da bilek fotoğrafı atıp yazımı sonlandırayım, okuyan herkese teşekkür ederim
Referanslar:
http://forum.saatforumu.com/viewtopic.php?f=217&t=24572&hilit=ananta+kutu+a%C3%A7%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1#axzz5my2qhKby
http://seiko.aydinsaat.com/press_release/2013/RLS1304-04/04_Ananta_EN.pdf
https://www.ablogtowatch.com/seiko-ananta-srq017-100th-anniversary-chronograph-watch-hands/2/
https://www.dreamchrono.com/2014/03/seiko-ananta-srq017-review/
https://forums.watchuseek.com/f21/seiko-ananta-limited-edition-blue-lacquer-automatic-chronograph-srq017-953151.html
https://www.seikowatches.com/global-en/special/tokinowaza/tamura/