ben nişantaşı beşiktaş hattında chevrolet damalı dolmuşların da çalıştığı zamanı hatırlayabiliyorum...
arka koltuk yayla gibi parlak sedefli kaplı ufaktım eğer dolmuş boşsa sağa sola döndükçe üzerinde kayardım fena hoşuma giderdi

leblebi tozu, sigara şeklindeki kağıdı asla tam soyulamayan iğrenç sakız

okul malzemelerinden de unutamadığım bizim ilkokulun önüne gelen seyyar satıcıdaki tarkanlı serdar ortaçlı ve gs fb bjk li not defterleri ve kartpostallar tabiiki dönemin kült aksesuarı iskelet anahtarlık

maket sevgim filo maketle başlamıştı, orta ve büyük boyu vardı ama içinden fiks aynı şeyler çıkardı sürekli farklı renklerde
formula 1 aracı, helikopter ve uçak
bir yere çarpınca geri dönen arabalar vardı oyuncak..tam altında büro koltuğu tekeri gibi dönen bi zımbırtı ile oradan oraya döner sesler çıkarır çarpıp dolaşırdı...
ev hayatında da mesajlarda da bahsedilmiş sobanın yeri bambaşkaydı..
haftasonu sıcacık eve uyanmak, akşamları kestane patates soğan kızarmış ekmek gibi bilimum nimetlerinden faydalanmak
banyoyu soba önündeki leğende yapmak:) ve banyoya transfer olacak kadar büyüyünce boruya yanaşıp bornozun önünü açarak ısınmak:)
tv ye geri dönersek anadoludan görünüm ün korkunç müziği...o zamnlar sansür uygulaması yokken doğudaki çatışmalarda "ölü ele geçirilen" teröristlerin yere dizilmiş ceset görüntüleri
bir pazar sabahı show tv nin açılışı ve ilk gün verdikleri "ayı " filmi...parliament pazar gecesi sineması ve hababam batman
hafta içi okuldan dönünce tam önlüğü çıkarıp yemeğe yumulunca trt de başlayan transformes (hep sabahçı olduğuma şükrederdim)