Yanlış hatırlamıyorsam 16 yaşındaydım. Adana'dan dedem gelmişti bize. O gelmeden iki gün önce tesadüf kendime Tommy Hilfiger saat almıştım. Tabi blue çağlar o zamanlar. Tommy'nin her ürününe hastayım. Gittim saatini aldım, mutluluktan uçuyorum

Dedemin belli bir saat kültürü vardır. Dedim: "Dede ben yeni saat aldım, getireyim de bak". Tamam dedi. Getirdim, aldı eline saati. Baktı baktı.. Dedi "bu yaramaz oğlum"

Dedim sen ne diyorsun dede, bunun markası Tommy.. Sonra sen ne takıyorsun dedim. Tissot dedi. (quartz bir Tissot. Altın kaplama.. Çok alımlıydı) Ben de bu markayı hiç duymadım dedim. Neyse ertesi gün oldu. Tunalı Hilmi Caddesi'nde arkadaşlarla yürüyoruz. Dikkatimi çekti, bizim lüks olarak bilip saydığımız saatçilerin, optiklerin hepsinde Tissot'lar var. Broşürleri, reklamları vitrinlerde. Since 1853 yazıyor. O an Tissot'un köklü ve iyi bir marka olduğunu anladım.. Benim Tommy mi?? Ona hala toz kondurmuyordum..
