Adım Alposman, aslen İstanbullu olmakla beraber Konyada ikamet ediyor ve çalışıyorum.
Çocukluğumdan bu yana saat hastalığım var. Her zaman saat mağazaları önünde dikilir, dakikalarca saatlere bakar, medeni cesaret gösterip denemek için mağazaya girer çıkarım. Eşim beni AVM'lerde kaybetse nerede bulacağını hep bilir

Ancak bu hastalık koleksiyon amaçlı değil (başka objelerin koleksiyonunu yapıyorum zaten yeterince) kullanım amaçlı oldu hep.
Çünkü garip bir tikim var:
elimde bir tane var iken 2.sini alamıyorum. illaki ilk aldığımı elden çıkarmam gerekiyor


Aldığım saatler genelde hem iyi kullanımdan hemde iyi markalar olduğundan bozulmuyor.

Yaşım 34. Ve şimdiye kadar alıpta kırdığım kaybettiğim çaldırdığım yada sattığım saatleri toplasak sanırım 45-50 adedi bulurdu.
Çocukluktaki klasik merak olan hesap makineli, data bank'lı, melodili casio'ları saymazsak, epey iyi saat geçti elime.
şimdiye kadar kullandığım saat markalarını kısaca sayarsam:
Casio, Samsung, Orient, Citizen, Pulsar, Nautica, Seiko, Longines, ve son olarakta Cortebert. İmitasyon saatim hiç olmadı bu arada

En çok Seiko kullandım. 6 farklı seiko saati taktım şimdiye kadar.
Hayatımın dönüm noktalarından biride, 1991'de aldığım ve 7 sene taktığım Seiko idi. Dünyanın ilk perpetual calender saati olarak çıkardığı ve 1100 yıllık zaman aralığı içindeki takvimi belirleyen saat idi. Age of discovery serisinden olan bu saati malesef emin önünde 1998'de nasıl olduğunu anlamadan çaldırdım.

Seiko, Age of discovery, Perpetual calender, 6M13 kalibre:

Daha fazla uzatmak istemem, Fazla sık olmsamda paylaşımda bulunacağım inş.
İyi forumlar.