1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 10 Eyl 2014, 23:43
Khronos
Saatini havaalanında X-Ray’den geçirirken kutudan gözünü ayıramayan,
Saatini ampule tutarak ışıkları kapatan,
Kavga ihtimalinde ilk iş olarak saatini çıkaran,
Ve bunlar gibi daha sayamayacağım nice harekete imza atan tüm horoloji meraklılarına ve sevdalılarına selamlarımı iletirim.

Sevgili TSF Ailesi,

Bugüne kadar gerek yurtdışı gerek yurtiçi forumlarda yıllarca takipçi olarak gezinen ben, artık katılımcı olmaya karar vermiş bulunmaktayım.

Kuru bir selam ve kısa bir tanıtma yerine kendimi sizlere biraz daha deta detaylı bir şekilde tanıtmak isterim.

Ben Berker.
İstanbul’ da yaşıyorum, yaş 35 ve evliyim. Makina Mühendisiyim ve Uluslararası bir enerji firmasında Yatırım Müdürü olarak çalışmaktayım. Yarışmacı arkadaşlara başarılar da dilerim :)

Saat merakı nasıl başladı sorusuna cevap vermek gerekir diye düşünüyorum:
Saat merakı Almanya’ da yaşayan halalarımın Türkiye’ ye yaz tatillerinde getirdiği “atarili Casio” ile başladı. Daha sonra İngiltere’ de çalışan babamın Türkiye’ ye dönerken binmiş olduğu Boeing Jumbo uçakta aldığı aynı uçağın bir saat haline bürünmüş hali ile devam etti:) Bir sonraki saatim Casio G-Shock oldu. Ortaokul başlarında BJK – GS derbisini izlerken biraz da fırsatçılık yaparak babamın fanatik Beşiktaş’ lı olmasından yararlanarak maçı kazanırsak “saat alır mısın?” sorusuna evet diyen babam maç sonunda kendini saatçide bulmuştu.

Lise yılları geldi. 79-80 kuşağı hatırlayacaktır. Camel Trophy saatler o yıllarda Camel Trophy yarışlarının da etkisiyle olukça popülerdi. G-Shock saatimi bir arkadaşıma satarak taba renginde deri kayışlı bir Camel Trophy satın aldım. Güzel, pahalı ve havalı bir saatti, en azından o gün için. Ancak bu saatin ömrü fazla olmadı.

Formula 1 merakım üniversite yıllarında tavan yapmıştı.Yarışın yapıldığı Pazar günleri beni evden çıkartmak imkansız hale gelmişti. Artık mekanik saat alma zamanı gelmiş ve o yıllarda Formula 1 merakımla beraber Tag Heuer almam gerekiyor gibi düşünüyordum. Öğrenci olduğumdan dolayı arabaya benzin mi kenara saat parası mı ikileminde saat parası ağır basan taraf oluyordu. Tag Heuer Carrera chronograph çelik bilezikli calibre 16 bir saat aldım. Üniversite yıllarımı bu arkadaşımla güle oynaya geçirdim.

Üniveriste sonrası Amerika’ ya MBA yapmaya gittim. Vizyonu genişletirken doğal olarak saat vizyonum da genişledi, ve Bostan’ da bulunan bir mağazadan spontane bir şekilde Rolex Submariner alarak çıktım. Bütçedeki delik en az Amerikan pizzaları kadar büyüktü...

Hala sakladığım bir sonraki saatim her Türk askerinin koluna taktığı bir "Casio Asker Saatiydi"; Casio F-91W. Kim unutabilir ki bu saati :)

Türkiye’ ye döndüm, işe başladım ancak “düş artık yakamdan” diyen babam yüzümden araba almak bana düşmüştü. O Rolex kendini bir MINI Cooper için feda etmişti. Rolex' i çok da özlediğimi anımsamıyorum.

Evlilik çanları savaş çanları gibi çalıyordu. Nerdeyse ikisi de aynı şey. Kazansan da hasar kaçınılmaz :D
Bütün evlilik masrafları içerisinde İbo’ nun “Dertler derya olmuş, ben de bir sandal” şarkısındaki sandal misali olan ben batmamaya çalışıyor, yeni bir saati bir başka bahara erteliyordum. Bir bahar IWC Aquatimer, bir bahar Omega Planet Ocean bir diğer bahar da IWC Portuguese Yacht Club oluyordu ümidin adı...

Dert deryasında kara görünmeye başlamıştı. Hiç aklımda olmayan bir şekilde Gerald Genta abimizin parmağı olan IWC Ingenieur Mission Earth alıp çıkmıştım. Temiz kullanılmış bir saatti, temizdi ama ümidin tam karşılığı bu değildi. İlk fırsatta satacağımı bile bile...

2013 sonlarında şirketteki yeni pozisyonum belli olduğunda IWC’ nin helvasını en kısa sürede yiyeceğimi biliyordum...Nasıl bilirdiniz? İyi bilirdik. Hakkınızı helal ediyormusunuz? Ediyoruz :D

2014 başında Panerai PAM312 sol bilekte yerini almıştı. 1950 kasayı yıllar önce ilk gördüğümde ilk aştı filmin adı. Mağazadan elimle paketle ayrılırken tarihler sanki 23 Nisan Çocuk Bayramını gösteriyordu. Ocak ayının ortasında erkenden gelmişti.

Büyük aşklar genellikle kavuşamayan aşıkların yaşadığı şeyin adıydı. Ben kavuşmuştum ama bir terslik vardı. Aşkın azalması gerekiyordu. Öyle olmuyordu lakin. Ve sadece 9 ay sonra TSF’ ye üye olmamdan sadece 1 gün sonra bu aşkı tazelemeye spontane bir şekilde karar verdim. 1950 kasa ile aşkın devamı PAM305 oldu. Panerai Luminor Submersible 1950 3 Days Automatic Titanio. Umarım bu aşk en az adı kadar uzun sürer...

Umarım sizleri fazla sıkmadan anlatabilmişimdir hikayemi...

Bugüne kadar okudum, artık yazma vaktidir...

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 00:20
KKarakuş
Hoş geldiniz, tanışma yazınızı keyifle okudum elinize sağlık.

Keyifli forumlar dilerim.

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 00:20
altinparmak
Guzel yazi tskler

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 00:36
Architecte
Hoş geldiniz. Ben feneri saatime tutup öyle yatağa giriyorum. Bir süre parıldaması çocuk gibi sevindiriyor beni.

Yazınız çok içli hisli ve samimi. :thumbup:

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 00:47
mlm
Hoş geldiniz Berker, PAM305 için tebrikler, güle güle kullanın :champ:

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 01:05
zfr
Hoş geldiniz :champ:

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 11:27
Ozgur
Hos geldiniz :thumbup:

Re: Tüm Horoloji Sevdalılarına Selamlar...

MesajGönderilme zamanı: 11 Eyl 2014, 13:39
onatozer
Hoş geldiniz, horoloji sevdalısı lafı çok hoşuma gitti :thumbup: Fakat sizinki de bizimkiler de artık sevdadan kronik vakaya dönüşmüş durumda. :D Yazınızı keyifle okudum, Pam'ın güzel karelerini merakla bekliyorum. Keyifli forumlar :champ: