Öncelikle insanların kendilerine şu soruyu sormaları gerek.
Neden saat kullanıyorum ? Saatin hayatım da ki yeri ne ? Saat kullanımında ki amaç ne ?
Sadece esasında asli görevi olan zamanı göstermek amacıyla saat kullanan bir insan için saatin quartz ya da otomatik olmasının çok da önemli olacağına pek ihtimal vermiyorum. Hatta tercihen bu amaçla quartz saat kullanmak daha mantıklı olurdu diye düşünmekteyim. Kendi ailemden örnek vereyim. Dedem saatlere karşı ilgisi olan birisiymiş. Koleksiyonunda Omega ' sı , Seiko ' su , Tissot' ları vardı ve hepsi babama kaldı. Peki babam hangi saati takıyor ? 1996 senesinde satın almış olduğu q&q marka dandik bir quartz saati.Kendisine niye diğer saatleri takmadığını sorduğumda hafif diyor. Kurma derdi yok diyor. Saatle mi uğraşıp duracağım diyor vs. Kısacası saatlerle arasında sizler gibi bir bağlantısı yok babamın. Saatin ne olduğununda bir önemi yok babam açısından. Kolunda zamanı göstersin , kurmayla şunla bunla zaman kaybetmesin onun, taşıması kolay olsun onun için yeter. Beklenti meselesi...
Diğer taraftan işin içine prestij faktörü girdiğinde marka karmaşası ortaya çıkmakta. Kapitalizmin ve marka olgusunun bu denli toplumun içine girdiği bir yüzyılda bu etkenlerin de çoğu zaman tercih sebebi olmasını yadırgamamak gerek diye düşünüyorum. Saatle arasında duygusal bir bağ kurmayan , koleksiyon yapmayan ve sadece saati koluna takıp aksesuar olarak kullanmak ve bunu yaparken de işin prestij - marka tarafına önem veren bir kişiyi de bu noktada eleştirmek abesle iştigal olur. Çünkü senin değer yargılarınla , karşı tarafın değer yargılarını aynı kefeye koyamazsın. Senin en değer verdiklerin , bir başkası için hiç de önemli olmayabilir.
Güneş gözlüğünden zerre kadar anlamayan birisine yarım saat Persol' ün gözlük tarihi içindeki yerini , cam kalitesini , polarize olmasının faydalarından bahset. Adamın zerre kadar umrunda olmaz. Markasını kimse bilmiyor diyerek Pradaya , Armaniye yönelebilir.
Replika saat kullanan kişilerinde düşünce yapısı yukarıda yazdığım düşünce yapısından çok da farklı değildir.
Model faktörü de işin ayrı bir tarafı. İnsanların tercihini etkileyen önemli unsurlardan bir tanesi. Kimi insan sadece modele yönelirken , kimisi de saatin mekanizmasına , markasına , prestijine yönelmekte. De Facto , Rodi gibi giyim mağazalarında günde bir sürü saat satılıyor. Bu saatleri alan adamların emin olun umrunda değil Patek Philippe , Audemars Piguet.
Bir de saatlere karşı özel ilgisi olup üst segment otomatik saatleri almaya ekonomik olarak gücü yetmeyen kişiler var. Bu kişiler de tercihlerini bütçelerinin yetebileceği ve özel ilgi alanları olması sebebiyle duygusal bağ kurdukları markaların quartz modellerini tercih ederek gerçekleştiriyorlar. Bir üstte örnek verdiğim kişilerle bu bahsettiğim kişilerin aralarında fark var. Bu kesim iyi saati bilen , tanıyan ve saatlere karşı özel ilgisi olan insanlar. Ayrıca ekonomik olarak bütçeleri rahat rahat otomatik saat almaya el verse ( bütçesini zorlasın demiyorum ) otomatik saat tercih edeceklerini düşünüyorum. Yani kısacası o saatlerin hepsini almaya bütçesi yetecek bu bahsettiğim kriterlerde saat sevdalısı bir insanın cebinde parası varken quartz tercih edeceğini düşünmüyorum. Markayı tercih edebilir ama nihai seçimin otomatik olacağını düşünüyorum.
Kısacası burada herkes kendi açısından haklı diye düşünüyorum. Benim şahsi fikrime gelince tercihim her zaman otomatikten yana olacaktır ancak modelini beğenmeyeceğim bir otomatiği de sırf otomatik diye satın almam. O noktada benim için fırsat maliyeti yaratan güzel modelli bir quartz saat tercih sebebi olacaktır. Tabi bu demek değildir ki modelini beğenmediğim giriş seviyesi otomatik bir Seiko 5 ' e alternatif olarak gidip De Facto' nun modelini beğendiğim quartz modelini satın alayım. Davul bile dengi dengine demişler arkadaşlar
