Madem yine ikinci el mevzusu konuşuluyor, birkaç kelam da ben edeyim müsadenizle..
Sıfır veya ikinci el, TR'de kullanıcı olarak saat satarken zarar etmek neredeyse kaçınılmaz bir durumdur.. Elbet istisnai alışverişler olacaktır ancak bu genel kaideyi değiştirmez..
İkinci el bir saati uygun fiyata alabilmek aşağı yukarı ikinci el bir arabayı uygun fiyata alabilmek ile eşdeğer gayret ve profesyonellik gerektirir.. Burada profesyonellikten kastım saatlere dair eksiksiz bilgi ve tecrübeye haiz olmaktan ziyade piyasada -tabiri caiz ise- Player olarak biliniyor olmaktır.. Piyasada bilinir hale gelirseniz kullanıcı veya başka esnaflar tarafından satışa sunulan saatleri herkese açık mecralardan daha önce öğrenir, esnaf fiyatından alma şansı yakalarsınız.. Internet başından ilan takip etmek elbet faydalıdır ancak asla yeterli değildir..
Değer mevzusunu ise basit bir örnekle açıklamaya çalışayım; Kapalı Çarşı'da bir mağazadan kutusu/sertifikası olmayan bir 16610 aldınız.. Kozmetik açıdan yeterli, mekanik açıdan sorunsuz, model yılı olarak da 2000ler'in başı tarihli bir saat olsun.. Bu saat için ödemeniz gereken bedel yaklaşık 4250-4500,00 USD arasıdır.. Daha aşağı alma şansınız çok zayıftır..
Peki bu saatin esnafa maliyeti nedir..? Aynı saati siz satmak için esnafa götürdüğünüzde size 3500-3750,00 USD teklif edilir.. Bazen bu rakam daha da düşebilir.. Eğer takas etmek isterseniz 4000,00 USD olarak zikredilen fiyat, üstüne fark verip alacağınız saatin esnafa maliyeti düşünülerek bakıldığında sizin 16610'unuzun dolaylı olarak yine 3500-3750,00 USD aralığında işlem gördüğüne işaret edecektir.. Bu işte bu şekilde para kazanılır.. Unutulmaması gereken olgu; esnafın bu işi meslek olarak yaptığı, sizin ise hobi olarak yapıyor olmanızdır..
Esnaflar mağaza sahipleri olduklarından mütevellit yeri yurdu belli kişilerdir.. Sattıkları ürünlere 1 sene mekanik garanti verirler.. Bu da son kullanıcı için avantajlı bir durumdur.. Elden alınan pahalı bir saat arıza ve/veya iddia edilen kondisyonda/orijinallikte olmama gibi pek çok risk barındırır.. Her saat meraklısının, bu gibi durumlarda kendine güveni de pek tabii aynı olmamalıdır..
Esnaf ile alışverişin tercih edilme nedenlerinden bir taneside upgrade'e olanak tanımasıdır.. Mesela ben bir kullanıcı olarak COSC 14060M saatimi pre-COSC bir 14060M ile takas etmek istemem, çünkü hedefim mevcut saatimden daha yüksek bir modeldir.. Ancak esnaf bu konuya böyle bakmaz.. Onlar için saat bir maldır, uygun koşullar sağlandığında her türlü takas imkanı mevcuttur

İkinci el saat piyasası profesyonellerin tekelinde ilerlemekle birlikte mutlaka münferit meraklılar da vardır lakin bu meraklıların en büyük sorunu aldıkları saatlerden ettikleri zararı tekrar satışa koyduklarında potansiyel alıcılardan telafi etme düşüncesidir.. 4250-4500,00 USD aralığında aldığı saatini satmak için internet ilan mecralarına başvuran kullanıcı fiyat olarak 5000,00 USD yazar.. Sonuç hüsran olur.. Çünkü yapılan onlarca sapansız teklif arasında yükselen saatinin değeri değil tansyonudur..
Yine bunun yanında yüksek değere sahip bu ürünleri kafe vb. yerlerde, tanımadıkları insanlara sunmaktan hoşlanmayacak pek çok kullanıcıyı da unutmamak gerekir..
Verdiğim örnek Rolex Submariner içindi.. Kıymetli saati piyasasının Mercedes E200ü şeklinde bir metafor yanlış olmaz kanımca.. Ancak Rolex vb. bilindik Hi-End markalar dışında farklı alternatifler için şartlar daha da zordur.. Nasıl bir Lexus bir E200 gibi el değiştiremiyorsa bir Corum Admiral's Cup da aynı şekilde ele alınır.. Ödenen fiyatlar daha yüksektir, ancak elden çıkarma durumunda zarar çok daha ağır olacaktır..
Belli bir bütçe ve zaman dahilinde hedef alınan saate ulaşmanın en az zararlı yolu nakit para biriktirmektir.. Zira hedefe giden yolda araya giren her saat, hedefteki saatin değerini yükseltmekten öteye gitmez

Kendi adıma hiç benimseyemediğim bir yoldur, lakin mevzu para ise doğrusu budur..
GS Seiko konusu defalarca konuşuldu, tartışıldı ama görüyorum ki hala ikinci el değeri ile ilgili yorumlar geliyor..
Kısa ve net bir şekilde açıklayayım; Rolex VS GS Seiko karşılaştırmasının ikinci el değeri alt başlığında çıkan sonuçlar GS Seiko sahibini katıla katıla ağlatır.. Elinde GS Seiko'su ile Kapalı Çarşı'daki saatçilerde satış/takas ümit eden, sahibinden.com'da ilan veren kullanıcıya mesajım ancak "Allah kurtarsın.." olur.. Elimden geldiğince seviyeli yazmaya çalıştığım bu yazının sonunda kullandığım üslubu özellikle amiyane tarzda seçiyorum ki hatırlansın ( Dayak niye atılır..? Cem Yılmaz / Organize İşler )
GS Seiko asla yarın birgün elden çıkarılma düşüncesiyle alınmaması gereken saatlerde ilk 5'te yer alacak bir üründür..
Yeri gelmişken belirteyim, ikinci el saat piyasasında oturmuş değer kavramı çok kısıtlı bir ürün yelpazesini kapsar.. Yine hayatın içinden bir örnekle açıklamak gerekirse; Seiko 5 VS Tissot PR50 gibi bir karşılaştırmada ikinci el değeri konuşmak TSF'den ziyade donanımhaber.com/ikinciel'de netlik kazanacak bir mevzudur..