Saatleri sadece kasa çaplarıyla değil tüm özellikleriyle değerlendirmeyi tercih ederim..

Öncelikli değerlendirme başlığım ise mutlak değişmezim olan prestij unsurudur..
30mm. X 33mm. ebatlarında bir Cartier Santos veya 23mm. X 38mm. ebatlarında bir JLC Reverso'yu güncel trendlerin gerisinde kaldığı için hakir görüp tercihimi 44mm.'lik bir Seiko'dan yana kullanmam.. Ha keza 34mm.'lik bir Rolex AirKing'in de aynı şekilde benim için hiç önem arz etmeyen kasa çapıyla değil ispatlanmış prestiji ve kusursuz dizaynı ile değerlendirilmesi gereken bir saat olduğunu düşünürüm..
Tıpkı küçük saatler için olduğu gibi büyük saatlerin de yine ebat değil özgün tasarım ile ele alınması gerektiğine inanır, 40mm.'lik bir Panerai'i ve/veya 36mm.'lik bir Omega SMP300'ü lüzumsuz bulurum..
Sadece saatlerde değil farklı pek çok üründe bazen dikkat çekmek ( 50mm. U-Boat ), bazen de markayı vurgulamak için ( kamyona takılsa göze daha makul gelecek büyüklükte Renault amblemi ) boyutların büyümesi söz konusu..

Elbette ebatı büyüyen her ürünün bir dönemin İspanyol Paça pantolonları veya Antuan Yaka gömlekleri gibi demode olmasını beklemiyorum ancak mevzu özellikle kol saati ise kasa çapına kadar dikkate alınacak birçok öncelikli parametre olduğunu unutmamak lazım diyorum..
